Mimesis Sahne Sanatları Portali’nde Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu bölümünde Ceren Arzu Okur ile birlikte sürdürdüğümüz editörlük faaliyetleri sırasında kavramsal bazı konularda netleşmeler yaşanması gerektiğini düşündüğüm için bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Bölüm editörleri olarak yaptığımız toplantıda adı Çocuk/Gençlik Tiyatrosu olan bölümün adını Çocuk/Gençlik Tiyatrosu/Drama olarak değiştirme ve Çocukların ve Gençlerin Tiyatrosu konseptini de sistemli bir şekilde işin içine dahil etmeye karar verdik.
Türkiye’de çocuk ve gençlik tiyatrosu, yaratıcı drama ve eğitimde drama alanında temel konularda kavramsal kargaşa yaşandığı herkes tarafından gözlemlenebilecek bir durumdur. Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum. Birincisi entelektüel perspektif eksikliği ve temel metinlerin Türkçe’ye çevrilmemiş olmasıdır. İkincisi ise, Ankara merkezli gelişen drama alanındaki kuramcı ve uygulamacıların “tiyatroya rağmen yaratıcı/eğitimde drama” söylemidir.
Çocuk ve gençlik tiyatrosu Avrupa’nın aksine, Türkiye’de kör topal bir şekilde sürdürülen bir alandır. Konu üzerine tezleri olan üç hocamızın (Prof. Dr Zehra İpşiroğlu, Doç Dr Nihal Kuyumcu ve Doç Dr Tülin Sağlam’ın) yayınlarını incelediğimizde ve sayıları 1000’leri bulan çocuk ve gençlik tiyatrosu gruplarının prodüksiyonlarına baktığımızda; egemen eğilim bu alanı hazır seyircisi olan ekonomik bir rant alanı olarak görme eğilimidir. Eğitsel, estetik ve avangard bir tutumu görmek neredeyse mümkün değildir. Konu üzerine yayınlanan çalışmalarda ise, temel metinlerin çevirisinde ciddi bir eksiklik olduğu göze çarpacaktır. Örneğin Viola Spolin, Brain Way, Dorothy Heathcote gibi üç önemli kuramcının orjinal metinleri Türkçe’ye çevrilmemiştir. Bu yüzden de, çocuk ve gençlik tiyatrosu ve drama alanındaki yayınlarda orjinallikten uzaklaşma söz konusudur. Okuyucular daha çok konuyu araştıran bir akademisyenin ya da bir yazarın özetlemesiyle kavramları tanımladığı için kafa karışıklığına yol açan problemler ortaya çıkmaktadır. Bu konuda yapılması gerekenin temel metinlerin saptanması ve entelektüel bir işçiliğin devreye girmesi gerektiğidir.
Kavram kargaşasına yol açan ikinci sorun da drama alanındaki kuramcı ve uygulamacıların “tiyatroya rağmen yaratıcı/eğitimde drama” söylemidir. Bu söylem bana kalırsa “hastalıklı” ve realiteden kopuk bir söylemdir. Ben de drama konusu üzerinde çalışan insanlardan birisi olarak bu tezi savunan arkadaşlara şunu söyleyebilirim, ki katıldığım ulusal ve uluslararası birçok panel ve seminer çalışmasında defalarca ifade ettim: Lütfen tiyatro ve sanat tarihini inceleyiniz!
İşin esprisi bir yana, oyun kavramı, drama ve tiyatronun tarihsel olarak birbirleriyle son derece ilişkili ve dinamik bir ilişki içinde olduğunu görebiliriz. Drama hedef ve amaçları farklı olan bir disiplin olarak gelişse de, özünde oyun, tiyatro ve doğaçlama tekniklerini kullanan bir yöntemdir. Örneğin Türkiye’de kavramsal düzeyde drama alanında en çok kabul gören tanımlama Prof. Dr. İnci San’ın kullandığı kavramdır. Ona göre yaratıcı drama: “Bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak oyun ya da oyunlar geliştirerek canlandırmaktır. Yaratıcı drama, doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro tekniklerinden yararlanılarak, bir grup çalışması içinde, bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, kimi zaman soyut bir kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği “oyunsu” süreçlerde anlamlandırılması ve canlandırılmasıdır.”
Benim tanımıma göre ise; “Drama temel olarak tiyatro tekniklerinden yararlanılarak doğaçlamayı ve rol oynamayı merkeze alan bir grup çalışması etkinliğidir. Bu grup çalışması etkinliği çocuk oyunları, müzik, dans, resim, heykel, edebiyat vb. sanat dallarının hemen hemen hepsiyle bir etkileşim içindedir. İçeriği, çalışmanın hangi amaçlar doğrultusunda yapıldığına göre farklılaşır. Yaratıcı drama, eğitimde drama ve psiko-drama olmak üzere üç tür mevcuttur. Drama, günümüzde ağırlıklı olarak modern eğitim sistemi içinde, bir öğretim yöntemi olarak da kullanılmaktadır. Özel olarak gösteri amacı olmayan bir etkinliktir, dramadaki gösteri seyirciyi değil katılımcıları hedefler ki zaman zaman drama içinde seyir nerede başlar ve nerede biter meselesi bile tartışmalıdır”
Daha tanım aşamasından yola çıkarak bile “tiyatroya rağmen yaratıcı drama” söyleminin rasyonelikten uzak olduğunu söyleyebiliriz. Ben ayrıca bu söylemi “dramayı” tamamen ayrı bir alana çekerek mesleki ve entelektüel imtiyaz oluşturma girişimi olarak değerlendiriyorum. Oyun, drama ve tiyatronun söylemsel düzeyde birbirinden koparılmaya çalışılması, alanda çalışan kişileri düşündüğümüzde de gerçekten uzaktır. Türkiye ve dünyada bu alanda çalışan birçok sanatçı eş zamanlı bir şekilde tiyatro ve drama alanlarıyla ilgilidir. Benim düşünceme göre asıl zenginlik bu alanların koordineli bir şekilde birbiriyle iletişime geçerek hareket etmesiyle oluşacaktır.
Bir çocuk ya da genç tiyatro sanatıyla iki şekilde ilişkilenir. Doğumdan ölüme kadar eş zamanlı üretici, tüketici ya da hem üretici, hem tüketici olarak tiyatro ile ilgilenebilir. Bu yüzden de çocuk tüketici olduğunda çocuk tiyatrosu, üretici olduğunda da çocukların tiyatrosu diyoruz. İster üretici, ister tüketici olsun bu iki alan birbiriyle ilişki içinde olmak zorundadır. Örneğin nitelikli bir seyirci oluşturulması için lise tiyatrolarının canlı kılınması gerekir. Ya da daha çocuk yaşta insanı tiyatrodan soğutmayan bir eğitim anlayışına ihtiyacımız vardır. Çoğumuzun anılarında “elinde cetveli” ile bizleri çalıştıran ve zorla belirli günler müsamerelerine çıkaran öğretmen figürleri vardır. Eğer seyirci sayısında azalma olmasını istemiyorsak, otoriteryen ve rekabetçi sanat eğitimi anlayışından da uzaklaşmamız gerekir. Tüm bu örnekler bu iki alanın ne derece iç içe olduğunu göstermek içindir.
Yukarıdaki bazı tartışmalardan yola çıkarak Mimesis Portal Çocuk/Gençlik Tiyatrosu/Drama bölümünde bu meselelerle ilgili tartışma, söyleşi, çevirileri vs. yayına hazırlayarak nitelikli tartışmaların önünü açmak istiyoruz. Bu vesileyle yazı yazmak isteyen ve etkinlikleriyle ilgili duyuru ve yorum yapmak isteyen tüm tiyatrocu ve dramacıları Mimesis portalde buluşmaya çağırıyoruz. Çocuk/Gençlik Tiyatrosu ve Drama bölümünde temel olarak üç alan saptamasından yola çıkmayı düşünüyoruz ve bazı kavramlar konusunda netleşme öneriyoruz.
1. Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu (theatre for children and young people kavramının karşılığı olarak)
2. Çocuklarla ve Gençlerle Tiyatro (theatre with children and young people kavramının karşılığı olarak)
3. Drama (Tiyatronun tekniklerini araç ve amaç olarak kullanan bir yöntem olarak kullanan ve farklı çalışma disiplinlerinden beslenen bir alan olarak drama)
Çocuk Tiyatrosu: Amatör ya da profesyonel yetişkin oyuncuların 1 yaşından 13 yaşına kadarki çocuklar için (ilköğretim ve ortaokul çağındaki öğrenciler) yaptığı teatral etkinliklerin tümüne çocuk tiyatrosu diyebiliriz. Çocuklar sanat tüketicisidir ve izleyici konumundadır. 0-3 yaş arası dönem çocukları için yapılan tiyatroya Avrupa’da Baby Drama denilmektedir, ancak bu kavram Türkiye’de henüz çok fazla kullanılmaktadır.
Gençlik Tiyatrosu (Gençler için Tiyatro): Amatör ya da profesyonel yetişkin oyuncuların 13 yaşından 18 yaşına kadarki gençler için (ortaokul ve lise çağındaki öğrenciler) yaptığı teatral etkinliklerin tümüne gençlik tiyatrosu diyebiliriz. Gençler sanat tüketicisidir ve izleyici konumundadır. Ancak kimi Avrupa ülkelerinde gençlik tiyatrosu denildiğinde üniversite çağındaki öğrenciler (18 yaş ve üzeri) de ima edilir. Gençlik kavramı üniversite bitimine kadar tanımlanmaktadır. Türkiye’de gençlik tiyatrosu denildiğinde ağırlıklı olarak 15-18 yaş grubu kastedilmektedir. Üniversite öğrenci tiyatrosu geleneği olan bir ülke olduğumuz için, Mimesis Web Portali Çocuk ve Gençlik/Drama bölümünde üniversite tiyatrosu bölümüne girmiyoruz. Ancak bu iki alanın birbirini etkilediği gerçeği göz önüne alınarak, etkinlikler düzeyinde birbirinden kopuk düşünülmemesi ve etkileşimin açık tutulması gerekmektedir.
Çocuklarla ve Gençlerle Tiyatro: Çocukların ve gençlerin tiyatrosunda, çocuk ve genç etkin bir pozisyonda, yani üretici konumundadır. Çocuk ya da genç aktif bir eyleyici, aynı zamanda bir kültür-sanat üreticisidir. Eğer tiyatroyu bir tür kendini ifade etme eylemi olarak tanımlarsak, çocukların tiyatrosunda da, çocukların temel amacı tiyatro yoluyla benliğini ifade etmektir. Çocukların ve gençlerin tiyatrosu denildiğinde akla ilk gelen okullarda yapılan tiyatro etkinlikleridir. Türkiye’de bir çocuğun hangi çağda tiyatro yapması konusu problemli bir alandır. Anaokulu ya da 7-8-9 yaşındaki öğrencilerin de yıl sonu gösterilerine çıktığı bilinmektedir. Ancak pedagojik açıdan tiyatro yapmak için tavsiye edilen çağ 10 yaş ve üzeri dönemdir.