Art-izan Kültür Sanat Gündemi Çalışma Komisyonu’nun Aralık ayı kültür sanat haberleri taramalarından öne çıkan başlıkları bu yazıda bulabilirsiniz. Aralık ayında öne çıkan haberleri şöyle sıralayabiliriz: Sanatçılar ve sanatsal üretimlere dönük baskılar ve sansür haberleri, Necip Fazıl Ödülleri ve Cumhurbaşkanlığı Ödülleri, İstanbul’a açılan kültür merkezileri ve kültür merkezlerinin programları, e-yayınlara gelen KDV zammı ve film yapımcıları ile salon işletmecileri arasındaki tartışmalar.

Aralık 2018 Kültür Sanat haberleri taramasının tamamına haber akışı sayfasından ulaşabilirsiniz.

Sanatçılara Dönük Yasaklama ve Engellemeler

2018 yılı boyunca sık sık karşımıza çıkan sanatçılara ve sanatsal üretimlere dönük baskılar ve sansür haberleri Aralık ayının da sık sık karşımıza çıkan gündemlerinden biriydi.

Geçen yıl yapılan referandum öncesinde olduğu gibi 2019 yerel seçimlerine yaklaşırken de, merkezi iktidarın temel politikasının toplumu kutuplaştırmak, muhalif sesleri susturmak ve mümkün olduğunca geniş bir kesimden kendi politikalarını desteklemelerini talep etmek olduğunu gözlemliyoruz.

Merkezi iktidarın sanat çevreleri ile kurduğu ilişkinin de bu çerçevede şekillendiğini, sanatçılara yönelik dava, engelleme ve baskıların hem merkezi iktidar tarafından hem de yereldeki temsilcileri tarafından bu çerçevede şekillendirildiğini söyleyebiliyoruz. İktidara dönük eleştirilerini dile getirenler sert baskı ve davalarla karşılaşırken, sanatsal etkinliklere devam etmek isteyenler, iktidara dönük desteklerini ifade etmekten oto sansüre kadar değişen farklı yöntemler geliştirme baskısıyla karşı karşıya kalabiliyorlar.

Levent Üzümcü’nün “Anlatılan Senin Hikayendir” adlı oyun, her hangi bir mahkeme engellemesi olmadığı halde 10 Ocak’ta İskenderun’da yapılacak olan gösteriminin, oyunun sergileneceği salonun yer aldığı kolejin, baskılar sonucunda salon iznini iptal etmesi üzerine engellenmesi ya da Barış Atay’ın “Sadece Diktatör” oyununun, 6 Aralık’ta Antalya Muratpaşa Belediyesi KültürSalonu’nda gerçekleştirilecek olan gösterimine Antalya Valiliği’nin, OHAL döneminde aldıkları kararı gerekçe göstererek izin vermemesi bu çerçevede değerlendirilebilir. Bu iki oyun da bazı şehirlerde oynanabilirken bazı şehirlerde “sonradan bir sorun çıkar ve kendi başımız derde girer” kaygısıyla yerel yönetimler ya da salon yöneticileri tarafından keyfi ve hukuki bir gerekçe olmaksızın engelleniyor.

Bu yıl 27. Yılını kutlayan Mezopotamya Kültür Merkezi sanatçıları, kendileriyle söyleşi yapan Hacı Bişkin’e (Gazete Duvar) toplumsal tansiyonun yükseldiği dönemlerde sahne bulamadıklarını ifade ettiler.

Seküler kesimden sanatçıların karşılaştığı baskının daha şiddetlisi Kürt kimliğini öne çıkararak ya da Kürtçe sanat yapan sanatçılara uygulanıyor. Kemalist sanatçılar muhalif söylemleri vasıtasıyla, bazı belediyelerin ve kurumların desteği ile seküler kesimden seyircilerle buluşma imkanı bulabiliyorlar. Kürt sanatçılar söz konusu olduğunda, konser, oyun ya da dans gösterileri için salon bulmak çok daha büyük bir problem haline gelebiliyor.[1]

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen bizzat Cumhurbaşkanı tarafından işaret edilerek dava açılan sanatçılara eklendiler.  21 Aralık 2018’de Halk TV’de yayınlanan Halk Arenası programına konuk olan Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında programda kullandıkları ifadeler üzerinden adli soruşturma başlatıldı. Cumhurbaşkanı’nın avukatı Hüseyin Aydın tarafından verilen dilekçedeMüjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanını hedef alarak hakaret içerikli sözler söyleyip darbe ve ölüm tehdidinde bulundukları iddia edildi.[2]

Akpınar ve Gezen savcılıkta verdikleri ifadelerin ardından adli kontrol uygulaması ile serbest bırakıldı ancak davalar sürüyor.

Yine Aralık ayında Şair Şair Ahmet Telli’nin söyleşisinin yarıda kesilmesi ise sanatçılara dönük engellemelerin ulaşabildiği şiddet boyutunu örnekliyor. Telli’nin Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, üniversite yönetiminden izni alınarak düzenlenen söyleşisi, 55. Dakikada bölüm sekreterinin salona girip, dışarıdaki bir grubu tutamadığını, salonu boşaltmak gerektiğini belirtmesi üzerine yarıda kesiliyor. Telli, kendisi ile yapılan söyleşide çoğunun okul dışından geldiğini tahmin ettiğini ifade ettiği bir grup tarafından tehdit edildiğini ve söyleşinin yarıda kesilmek durumunda kaldığını anlatıyor.

Kültür Sanat Alanından İktidara Destek Açıklamaları

Sanatçılara ve kültürel alanda üretim yapan kişilere yönelik baskılar karşısında, kültür ve sanat camiası farklı tavırlar üretiyor. Çeşitli vesilelerle merkezi iktidara yönelik övgü, destek ve bağlılık açıklamaları yapan kültür sanat insanlarına bakıldığında, gerçekten destekleyenlerin yanı sıra konserlerini, oyunlarını sergilemeye devam etmenin hükümete bağlılığını ifade etmekten geçtiği itkisiyle hareket edenler olduğunu düşündüren birçok örnek de karşımıza çıkıyor.  Bu sanatçıların bir kısmı bu açıklamaların karşılığını çeşitli rant ilişkilerine erişim ile alıyor.

Kasım ayında Milli Eğitim Bakanlığı’nın Yavuz Bingöl’ün kurduğu Sanat Hayattır Derneği ile imzaladığı protokol çerçevesinde 84.290 adet bağlamayı dernek üzerinden satın alacağı haberini okuduk. Aralık ayının haberleri arasında da Uluslararası Halk Müziği Festivali’nin sanat içeriğinin Yavuz Bingöl tarafından hazırlandığı dikkatimizi çekti.[3] Son dönemde söyleşilerinde toplumsal uzlaşı çağrısı ile iktidarın politikalarına çiçek atan Mazhar Alanson’un eşinin AKP Beyoğlu Meclis Üyesi adayı olduğunu yine geçtiğimiz aylarda okumuştuk.

Rant ilişkilerine doğrudan erişimi ortaya koyan bu örneklerin yanı sıra, Türkiye’de sanatlarını icra etme önünde yaşadıkları engellemeleri farklı jestlerle (konser davetleri[4], söyleşilere dahil edilen ve iktidarın politikalarını destekleyen cümleler)  bertaraf etme çabasının da giderek yayılan bir formül olarak tercih edildiğini gözlemeye başladık.

Cumhurbaşkanlığı Ödülleri ve İktidarın Sanat Alanına Dönük Değerlendirmeleri

21 Aralık’ta yapılan Necip Fazıl Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kültür-sanat üretiminin düzeyinden ve niteliğinden memnun olmadığını ifade ederken, bu niteliksizliği “kültür-sanat elitleri” olarak nitelediği bir gruba bağladı.

Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: “Ancak Necip Fazıl Ödüllerinin esas başarısı fikir ve sanat dünyamızın özgürleşmesine, zenginleşmesine, çeşitlenmesine yaptığı katkıdır. Bu ödüller asıl büyük değişimi, asıl büyük inkılabı burada gerçekleştirmiştir. Çünkü Türkiye’nin düşünce ve yazı hayatı çok uzun yıllar, her türlü keyfiliğin, her türlü bağnazlığın sergilendiği bir alan olmuştur. Eserin özgünlüğünden ziyade ideolojisine bakan, yazarın kimliğini eserinin önüne koyan bir kesim, tekellerine aldığı bu alanda kendi hizipleri, kendi küçük grupları dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımamıştır. Bu kesimin senelerce baş tacı ettiği, ödüle boğduğu birçok ismin tek alameti farikası, fikirlerin orijinalliğinden, eserlerinin kalitesinden, oyunculuklarının gücünden ziyade kendileriyle aynı marjinal ideolojik kabileye mensubiyetleridir. Millete tepeden bakan, kendi insanını hor, hakir gören, kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye’nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir.”[5]

2018 Cumhurbaşkanlığı Ödülleri

Beklenebileceği üzere 2018 Cumhurbaşkanlığı ödülleri, kültür-sanatın asalak elitleri olarak tanımlanan zümreden daha farklı kesimleri ve değerleri ödüllendirdi. Cumhurbaşkanlığı vefa ödülünü Mehmet Akif Ersoy alırken, Tarih ve Sosyal Bilimler alanında Mehmet İpşirli,  Sinema alanında Türker İnanoğlu, Müzik alanında Erol Sayan, Sanat/Fotoğraf alanında İzzet Keribar ödüle layık görüldü.

Kültür sanat ödüllerinde ağırlıkla muhafazakar kesimlerin sahiplendiği ya da Osmanlı kültür sanat dünyası ve değerleri ile örtüştürülen kişilere ve ürünlere verildiğini söylemek yanlış olmaz. İktidar kendi değerleri ile örtüşen sanatsal ürünleri desteklemek istiyor ancak bu alandaki üretimleri yeterince nitelikli bulmuyor. Cumhurbaşkanı bu yazının hazırlandığı günlerde özeleştirilerini dile getirdi.

Yine Aralık ayında merkezi iktidarın kültür sanat alanına dönük yatırımlar yapma sinyalleri verdiğini gözlemledik. 26 Aralık’ta Okan Üniversitesi Kültür Sanat ve Kongre Merkezi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılımıyla açıldı ve törende Çavuşoğlu’na fahri doktora verildi. Aralık sonunda Milli kültürün uluslararası tanıtımına katkı sağlar nitelikte olan dizi filmlerin desteklenmesi, sinema sektörünün uluslararası alanda rekabet gücünün artırılması, Türkiye’nin film üretim merkezlerinden biri haline gelmesi ve film turizminin desteklenmesi amacıyla hazırlanan Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Yeni Akit gazetesi 2019 yılında sinema alanında 60 milyon dolarlık bir destek verileceğini duyurdu.

Öte yandan 2018 yılı biterken farklı kesimlerden halen Taksim’de AKM inşaatının nasıl ilerleyeceği ve daha da önemlisi açılan yeni kültür merkezlerinin nasıl bir kültür politikası ile yönetileceğine dair netleşmelerin olmadığı eleştirileri yapıldı.

Yapımcılar ve Sinema Salonu İşletmecileri Arasındaki Tartışmalar

Bir süredir yapımcılar ile sinema salonu işletmecileri arasında yaşanan tartışma Aralık ayında da gündemdeydi. Taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı için bir mağduriyet yaşandığı iddia edilen açıklamalarda, sinema salonlarının yaptığı promosyonların bilet fiyatlarına yansıtılması, dolayısıyla buradan zararlı çıkanın yapımcılar olması, gelirin şeffaf bir şekilde ortaya konmaması ve reklamların uzatılarak haksız kazanç sağlanıyor olması, Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP)’ın konu ile ilgili yaptığı açıklamalarda ön plana çıkan şikayetler arasında yer aldı. Bazı yapımcıların sinema salonlarını boykot edeceği haberi de yalanlandı; şimdiye kadar sadece belli ertelemelerin olduğu, meslek birliği tarafından herhangi bir boykot kararı alınmadığı belirtildi.

Bu konu aynı zamanda Cem Yılmaz ve Mars Cinema Group arasında geçen tartışma ile de komuoyunda duyuldu. Mars Cinema Group Kurumsal İlişkiler Direktörü Aslı Irmak Acar “Cem Yılmaz olmazsa başka Cem Yılmaz’lar çıkar” sözlerine ek olarak başka yeteneklerin çıkabileceğini, Mars Cinema Group’un yapımcıları desteklediğini iddia ederken Cem Yılmaz bilet fiyatlarının indirilmesi gerektiğini, haksız kazancın buradan kaynaklı olduğunu belirtti. Yılmaz Erdoğan ise kampanyalı sinema biletlerine daha önce de karşı çıktığını, filmlerin adaletli bir şekilde seyirci ile buluşturmak istediklerini belirterek Cem Yılmaz’ın fikirlerine katıldığını belirtti.

E-Yayın Zammı

Cumhurbaşkanı kararı ile, 1 ocak 2019’da yürürlüğe girmek üzere e-yayınların kdv oranı yüzde 18’e yükseltildi. Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) tarafından yapılan açıklamada yayıncılık sektörünün bu zammı kaldıramayacağı, özellikle kağıt ve baskı fiyatlarının artmasının ardından yayınlarının bir kısmını e-yayın olarak sunan yayıncıların e-yayın zammı ile baş edemeyeceği belirtildi. Aynı açıklamada KDV oranının yüzde 1’e çekilmesi gerektiği, böylece kültür endüstrisinin gelişmesinin sağlanabileceği ifade edildi.

[1] https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2018/12/07/mkm-27-yasinda-kurt-sanatcilar-kendilerini-ifade-edebilecek-alan-bulamiyor/

[2] Akpınar’ın konuşmasına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.evrensel.net/haber/369358/erdogan-akpinar-ve-gezeni-konuk-eden-halk-tvyi-rtuke-sikayet-etti

[3] https://www.cnnturk.com/kultur-sanat/muzik/uluslararasi-halk-muzigi-festivali-kapilarini-acti

[4] https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2018/12/28/cumhurbaskani-erdogan-fazil-say-konserine-gidecek/

[5] https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/necip-fazil-odulleri-2018-sahiplerini-buldu/1267715