Gezi Parkı protestoları sırasında ve sonrasında uygulanan polis ve devlet şiddeti ağır hak ihlalleri yaratmaya devam ediyor. Yoğun devlet şiddeti yaşam ve organ kayıpları, telafisi mümkün olmayan fiziksel hasarlar, cinsel taciz ve tecavüz, gözaltında çıplak arama, sözlü ve fiziksel şiddet ve bu şiddeti uygulayanların tespit edilmemesi, şiddetin cezasız kalması olarak karşımıza çıkıyor.
Son olarak Gezi Parkı protestolarında ağır yaralanarak hastaneye kaldırılan Ali İsmail Korkmaz’ın yaşam mücadelesi ne yazık ki, önceki gün ölümle sonuçlandı. Böylece, protestolarda öldürülenlere 19 yaşında üniversite öğrencisi bir genç daha eklendi. Saldırıya ilişkin son sözleri “Beni polis copladı, sivil vatandaşlar da vardı” oldu. Eskişehir Valiliği’nin yaptığı açıklamaya göre Ali İsmail Korkmaz sivil giyimli 5-6 kişinin saldırısına uğramıştı. Vali “arkadaşları dövmüştür” iddiasında bulunarak acı ve öfke eşiğimizi test etmeye çalışsa da, saldırı anının kamera kayıtları çok geçmeden medyada yayımlanmaya başladı. Ancak kayıtların önemli bir bölümünün, devletin sorumlu olduğu pek çok cinayette olduğu gibi silindiği anlaşıldı. Gizli tanık olarak ifade vermek isteyen ve bu isteği reddedilen bir şahıs ise şunları söyledi:
“Sivil giyimli olup gaz maskesi takan bir polisle yanındaki polis Ali İsmail’i yakaladı. Ellerindeki coplarla darp etmeye başladılar. İsmail benim olduğum noktaya doğru koşuyordu. Elinde sopa olan bir vatandaş İsmail’i yakaladı ve vurdu. İsmail başına darbe aldı. Elinde polis copu olan üç-dört kişi ve elinde sopa bulunan sivil giyimli iki-üç kişi İsmail’i yakaladı. Sopa ve copla darp etmeye başladılar. İsmail yere düştü. Coplarla darp etmeye devam ettiler. Vatandaşlardan biri İsmail’in yüzüne tekmeyle vurdu. İsmail darp edildikten sonra bayıldı. Bir süre sonra tekrar uyandı. Birisi yanına gelerek, dört beş tekme attı. Vatandaşlardan birisi başına ve beline doğru birkaç kez tekme attı. İsmail doğrulup kaçmaya çalıştı. Sonra gaz maskeli sivil polise ‘Çevirin bunu’ diye bağırdılar. Bağırdıktan sonra polisler copla dört-beş kez vurdular. Fakat sadece bacaklarına ve bel hizasına doğru vurdular. Ondan sonra İsmail görüş alanımdan çıktı.”
Taksim’de eylemcilere polis himayesinde sopalı, palalı, silahlı “sivil vatandaşlar” saldırdı. Benzer kişilerin bir süredir eylemcileri ezmek amacıyla emniyet güçleriyle birlikte çalıştığı geniş kesimlerce biliniyor. Dün akşam sopalı şahıslar Kocamustafapaşa forumuna saldırarak bu çirkin vakalara bir yenisini daha eklediler. “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” sloganlarını gülümseyerek karşılayan Başbakan Erdoğan ve diğer devlet yetkilileri ise paramiliter yandaşlarının marifetlerini görmezden gelerek, hak ihlallerini yaratanların ortaya çıkarılması yönünde adım atmayarak suça ortaklık ediyor. Yıllardır toplumun çeşitli bileşenlerine -Rumlara, Ermenilere, LGBT bireylere, kadınlara, Kürtlere, Alevilere, gayrimüslimlere ve muhalif sol kesimlere- karşı kullanılan devlet destekli sivil faşizmin önü yeniden açılıyor.
Diğer yandan toplumda dayanışma duygusu da güçleniyor. Ethem Sarısülük ve Abdullah Cömert’in aileleri Ali İsmail Korkmaz’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundular. Gelecek hafta ise Lice’de öldürülen Medeni Yıldırım’ın ailesini ziyaret etme kararı aldılar. 11 Temmuz’da Sarıgazi Cemevi’nde Anti-Kapitalist Devrimci Müslümanlar oruçlarını açtılar. Sokaklara kurulan yeryüzü sofraları binlerce insanı bir araya getirerek aynı lokmayı paylaşmaya davet etti. Ağırlıklı olarak kadınlara ve LGBTT bireylere uygulanan cinsel şiddetin kamuoyunda görülmesi ve tartışılması sağlandı. Park forumlarında toplumsal barış tartışılmaya başlandı. Yıllardır savaş koşullarında yaşanan, medya ve devlet güçleri tarafından gizlenen hak ihlallerinin tartışılabilmesi için önemli bir zemin oluştu. Birliktelik ve dayanışmayı ortaya koyan bu örnekler, toplumsal barış için ilham verici olsa da kat edilmesi gereken mesafeyi de gözler önüne serdi.
BGST olarak, eylemler sırasında ve sonrasında devlet güçleri tarafından uygulanan ve desteklenen her türlü şiddeti kınıyor, sorumluların bir an önce açığa çıkarılmasını talep ediyoruz. Faşizm koşullarıyla mücadelede toplumsal barışa katkı sunacak adımların hayati nitelikte olduğunu düşünüyor, tüm kesimleri bu yönde adım atmaya çağırıyoruz.
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu