Chomsky: Biden’ın İlk İcraatları Umut Veriyor

 

Joe Biden göreve geldiği ilk aylarda yurtiçi cephesinde, tarihsel bir teşvik yasa tasarısı dahil, arka arkaya bir dizi hamle yaptı. Bu özel mülakatta ünlü kamusal entelektüel Noam Chomsky, Biden Yönetimi’nin benimsediği bazı önemli politikalar üzerine görüşlerini paylaşıyor. Chomsky MIT’de Emeritus Profesör ve Arizona Üniversitesi’nde Laureate Dilbilim Profesörüdür. Son kitapları arasında şunları sayabiliriz: Climate Crisis and the Global Green New Deal: The Political Economy of Saving the Planet [İklim Krizi ve Küresel Yeşil Yeni Düzen: Gezegeni Kurtarmanın Ekonomi Politikası] (Robert Pollin ve C. J. Polychroniou ile birlikte) Verso, 2020; Chomsky for Activists [Aktivistler için Chomsky] Routledge, 2020 ve Consequences of Capitalism: Manufacturing Discontent and Resistance [Kapitalizmin Sonuçları: Muhalefetin İmalatı ve Direniş] Haymarket Books, 2020.

Polychroniou: Başkan Joe Biden yaklaşık iki aydır görevde ve bu sırada Donal Trump’ın politikalarını tersine çevirmeyi amaçlayan çok sayıda başkanlık emri imzaladı. Fakat barış döneminde bir benzeri olmayan devasa ve iddialı bir teşvik yasa tasarısını da Kongre’den geçirmeyi başardı.[i] Amerikan toplumunun en acil meseleleriyle, yani korona virüs salgını ve salgın dolayısıyla milyonlarca Amerikalının yaşadığı sıkıntılarla ilgili Biden’ın icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Noam Chomsky: Beklendiğinden daha iyi. Önemli ölçüde daha iyi.

Teşvik paketinin kusurları yok değil, ama koşulları göz önüne aldığımızda etkileyici bir başarı. Koşullar derken yıllar önce büyük liderleri Mitch McConnell tarafından ilan edilen ilkeye kendini adamış  hayli disiplinli bir muhalefet partisini kast ediyorum. Bu ilke şuydu: Eğer iktidarda değilsek, ülkeyi yönetilemez hale getirmeli ve topluma ne kadar faydalı olursa olsun yönetimin yasama çabalarını engellemeliyiz. Ardından ortaya çıkabilecek sorunlardan iktidardaki partiyi sorumlu tutulabilir ve iktidarı ele geçirebiliriz. Bu ilke, Obama’nın büyük yardımlarıyla, 2009’da Cumhuriyetçiler açısından gayet iyi işledi. 2010’da Demokratlar Kongre’yi kaybetti ve 2016’daki hezimete giden yol hazırlanmış oldu.

Söz konusu stratejinin, bu kez daha karmaşık koşullar altında yenileceğini rahatlıkla varsayabiliriz. Trump’ın denetiminde olan seçmen tabanı da aynı hedefi benimsiyor, fakat durumu kimin tekrar toparlayacağı konusunda McConnell’dan ayrışıyor: McConell ve partinin bağışçıları mı, yoksa Trump ve seçmen tabanı mı? Seçmen tabanının neredeyse yarısı, ülkeyi …’den kurtarmak üzere Tanrı’nın gönderdiği bir peygamber olarak Trump’a tapıyor; bu cümledeki üç noktayı favori fantezilerimizle doldurabiliriz. Fakat şu gerçeği gözardı etmemiz gerekir ki gülünç denebilecek bu durumun kökleri, süslü püslü retorik bir yana, Trump’ın katkısıyla uzayan son 40 yılın neoliberal küreselleşmesinin kurbanlarının yaşamlarında yatıyor.

Bu koşullar altında bir teşvik paketini yasalaştırmak büyük bir başarıydı. Yasa tasarısını destekleyen ve kendi seçmenlerinin de desteklediğini bilen Cumhuriyetçiler yine de Merkez Komite’nin belirlediği politikaya körü körüne itaat ederek karşı oy kulandılar. Bazı demokratlar ise ısrarla tasarıyı sulandırmak istedi. Fakat nihayetinde geçen yasada değerli unsurlar var ve bu unsurlar daha ileri gitmek için bir temel oluşturabilir.

Teşvik paketinde büyük boşluklar var. Hiç kuşkusuz paketin, tam bir skandal olan çok düşük asgari ücrette bir artışa gitmesi gerekirdi. Ama az sayıda Demokratın yanı sıra Cumhuriyetçilerin topyekûn muhalefetinin karşısında bunu gerçekleştirmek çok güçtü. Buna karşın, çocuk yoksulluğu, gelir desteği, sağlık sigortası ve diğer temel gereksinmeler hakkındaki kısa vadeli önlemler uzatılabilirse, Roosevelt Enstitüsü Başkanı Felicia Wong gibi dikkatli gözlemcilerin öngördüğü vaadin gerçekleşmesi yönünde çok önemli bir adım atılmış olur. Nitekim Wong, teşvik paketi hakkında şöyle düşünüyor: “Gördüğüm kadarıyla Amerikan Kurtarma Planı’nın gerek kapsamı gerekse istikameti, bir kuşak boyunca ekonomimizin içini boşaltan neoliberal, “açıklar ve enflasyon önce gelir” kalıbını kırıyor.” Uzun zamandır bu kadar umut yaratabilen herhangi bir şey görmemiştik.

Ekonomik meselelere dair yapılan atamalar da umut vaat ediyor. Radikal ekonomi dergilerinin düzenli bir yazarının (Heather Boushey) ve emek mücadelesi yönelimli Ekonomik Politika Enstitüsü’nün kıdemli ekonomi danışmanının (Jared Bernstein) Ekonomik Danışmanlar Konseyi’ne atanacağı kimin aklına gelirdi?

Biden’ın Amazon işçilerine ve genelde sendikalara yönelik güçlü desteği memnuniyet verici bir değişim. Yıllardır yönetim organlarından buna benzer bir şey duymamıştık. Vergi değişiklikleri,  Trump döneminde çıkarılan yasaların aksine, büyük ölçüde zenginlerin değil yoksulların gelirini artırıyor. Ekonomik Politika Enstitüsü Başkanı Thea Lee paketi şöyle özetliyor: “Milyonlarca çalışan aileye ciddi bir destek sunacak; krizin daha da kötüleştirdiği ırk, toplumsal cinsiyet ve gelir eşitsizliklerini çarpıcı şekilde azaltacak ve virüs kontrol altına alınıp insanlar normal ekonomik faaliyete başlayabildiğinde gerçekten sağlam bir toparlanmanın koşullarını yaratacak.” İyimser, fakat gerçekleştirilebilir.

Temsilciler Meclis’ndeki Demokratlar başka önemli yasalar da geçirdi. H.R. 1[ii] yasası oy kullanma hakkını koruyor. Bu önemli bir mesele, zira Cumhuriyetçiler Renklilerin ve yoksulların oy kullanmasını engellemek için gece gündüz çalışıyor; bunun, kendini zenginlere ve şirketlerin kudretine adamış bir azınlık partisinin ayakta kalmasının biricik yolu olduğunun farkındalar.

İşçi cephesine gelince, Temsilciler Meclisi Örgütlenme Hakkını Koruma Yasası’nı (PRO) onayladı. Ekonomik Politika Enstitüsü yasanın, “işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının yeniden sağlanmasına yönelik kritik bir adım olduğunu” bildiriyor; bunun, “işverenler mevcut yasadaki zayıflığı istismar ettiği için erozyona uğrayan” temel bir hak olduğunu ifade ediyor. Muhtemelen bu yasa Senato’da etkisiz hale getirilecek. Parti sadakatinden bağımsız olarak Cumhuriyetçi saflarında işçilere hiçbir sempati duyulmuyor.

Fakat böyle olsa da örgütlenme ve eğitim için bir temel oluşturuyor. Reagan ve Thatcher’dan bu yana neoliberal projenin başlıca hedefi olan işçi hareketini yeniden canlandırmak yönünde bir adım olabilir. Neoliberal projenin mimarları Reagan ve Thatcher, işçi sınıfının kendini saldırıdan koruyacak araçlardan mahrum bırakılması gerektiğini gayet iyi anlamışlardı.

“Halkın, süper-zengin küçük bir grup tarafından soyulması” demek olan artan eşitsizliğin başlıca nedeninin, sendika üyeliğindeki düşüş olduğu artık ana-akımda bile kabul ediliyor. Ekonomik Politika Enstitüsü olguları düzenli olarak ele alıyor; en son artan/azalan sendika üyeliği ile azalan/artan eşitsizlik arasındaki dikkat çekici bağıntıyı bir grafikte ayrıntılı olarak sunuyor.

Daha genel olarak, Trump’ın keskin şekilde işçi-karşıtı Çalışma Bakanlığı’nın uğursuz mirasının üstesinden gelmek için güzel bir fırsat. Bu bakanlığın başında görev süresini, en kötüsü pandemi sırasında olmak üzere işçi haklarının içini boşaltmak için kullanan Eugene Scalia vardı. Scalia, Cumhuriyetçileri, Marco Rubio ve Josh Hawley’in bir propaganda zaferi sırasında veya sırf küstahlık olsun diye selamladığı üzere bir “işçi sınıfı partisine” dönüştürmek için özellikle seçilmişti.

Michael Regan’ın Çevre Koruma Kurumu yöneticisi olarak atanması, bu çok önemli kurumda şirketlerin açgözlülüğünün yerini bilim ve insan refahının almasıyla sonuçlanmalıdır; insan saygınlığına doğru bir adım, ki bu durumda insanlığın bekası için bir önkoşuldur.

Biden’ın yurtiçi cephesindeki programlarında kolaylıkla ciddi eksikler ve kusurlar bulunabilir. Fakat Trump kâbusundan çıkmak ve gerçekten olması gerekene doğru harekete geçmek için umut işaretleri var. Buna karşın, bu umutların gerçekleşmesi koşullara bağlı. Teşvik paketindeki çocuk yoksulluğu ve başka birçok konudaki geçici önlemlerin kalıcılaştırılması ve geliştirilmesi gerekiyor. En önemlisi aktivist baskı durmamalı. Kainatın efendileri durup dinlenmeden sınıf savaşlarını yürütüyorlar; ancak, en az o ölçüde ortak faydaya adanmış, ayağa kalkmış bir halk muhalefeti onlara karşı koyabilir.

Polychroniou: Biden’ın 50.000 dolar tutarında öğrenci kredisi borcunu silmeyi reddetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Noam Chomsky: Kötü bir karar. Samimi söyleyeyim, gerçekçi seçeneklerin neler olduğunu bilmiyorum. Yüksek eğitimin, yüksek bir seviyede temel ve ücretsiz bir hak olarak tanınması lazım. Nitekim komşumuz Meksika’da, Almanya, Fransa gibi zengin gelişmiş ülkelerde, İskandinavya ülkelerinde ve başka birçok ülkede böyledir veya en fazla cüzi ücretler ödenir. Bugüne göre çok daha yoksul bir ülke olduğu zamanlarda ABD’de de esas olarak böyleydi. Savaş sonrası Asker Hakları Yasası[iii], aksi takdirde asla koleje gidemeyecek çok fazla sayıda beyaz erkeğe ücretsiz eğitim olanağı sağladı. Bugün bütün ırklardan gençlerin aynı imtiyazdan yararlanmaması için bir neden yok.

Polychroniou: 6 Ocak’taki ABD Kongre binasına saldırının ışığında Biden, “ifade özgürlüğüne ve sivil özgürlüklere saygı gösteren” yeni bir yasa geçirerek yurtiçindeki terörizmle mücadele etmeye yemin etti. ABD’nin yurtiçine dönük yeni bir terörizm programına gereksinmesi var mı?

Noam Chomsky: Bundan önce sorulması gereken soru, mevcut yurtiçi terörizm programını muhafaza etmeli miyiz, sorusu olmalı. Bunu sorgulamayı gerektiren güçlü sebepler var. Söz konusu programın kapsamının genişletilmesinin ciddi bir endişe kaynağı olarak ele alınması gerekir. Bunu bir kenara bırakırsak, Beyaz üstünlükçü şiddet gülüp geçilecek bir mesele değil. Trump’ın iktidarda olduğu yıllar boyunca FBI ve diğer izleme kurumları, Beyaz üstünlükçü terörün düzenli şekilde arttığını bildirdi; artık bu terör tipi neredeyse kayda geçen bütün terör olaylarını kapsıyor. Trump’ın hayranlıkla bahsettiği “sıkı adamlar”, yani silahlı milisler gemi azıya almış durumda. Bu sorunlar gözardı edilemez, ama büyük bir ihtiyatla ve istismara yönelik ayartmalara dikkat sarf ederek ele alınmalı.

Polychroniou: Biden sendikalaşmayı ve toplu pazarlığı teşvik ederek orta sınıfı güçlendirmeye dönük bir plan önerdi. Geçenlerde işçilerin sendikalaşma haklarını desteklemesi -ki yaygın olarak Alabama’daki Amazon işçilerinin örgütlenme haklarına destek olarak yorumlandı- ilericiler arasında büyük bir coşku doğurdu. Aslına bakılırsa Biden’ın sendikalara desteği, son birkaç yılda görülen sendikalara yönelik olumlayıcı tutumla uyumlu. Günümüzde sendikalara verilen desteğin ardında ne var?

Noam Chomsky: Bunlardan biri, nesnel gerçeklik. Şiddetli eşitsizlik artışı, toplumun bütün kesimlerine dönük son derece zararlı etkileri olan, gittikçe büyüyen bir lanet. Az önce bahsettiğimiz gibi, eşitsizlik artışı gayet iyi anlaşılan nedenlerle sendikaların zayıflamasını yakından takip ediyor. Tarihsel olarak baktığımızda, sendikalar adalet ve haklar mücadelesinin ön saflarında yer aldı. Daha önce tartıştığımız üzere, sendikalar çevre hareketinin de öncülüğünü yaptı. Hizmetler ve bilgi temelli ekonomilerin büyümesiyle işçi örgütlenmelerinin karakteri değişiyor. Ortak çıkarları var; insanca bir gelecek umudunun dayanağı olan dayanışma ve karşılıklı yardımlaşma değerlerini besliyorlar. Birçok sendika ismindeki “enternasyonal” sözcüğünü koruyor. Bu sadece bir simge veya hayal olmamalı. Karşı karşıya olduğumuz tehditler sınırsız. Uğraşılacaksa, küresel ısınma, pandemi, silahsızlanlanma ile uluslararası düzeyde uğraşılmalı. Daha genel olarak, işçi hakları ve insan hakları için de aynı şey geçerli. Her düzeyde, çalışanların bir araya gelip örgütlenmesi daha iyi bir dünyaya giden yolda bir kez daha öne çıkmalı, hatta başı çekmeli.

Bu mülakat açıklık açısından bir miktar düzenlenmiştir.

 

[i] 6 Mart 2021’de Senato’da onaylanan Kovid-19 Teşvik Paketi’nin ayrıntıları için bkz. Biden’ın Kovid-19 yardım paketi ABD Senatosu’nda onaylandı -ç.n.

[ii] Halk İçin Yasası (For the People Act) için kullanılan kısaltma. ç.n.

[iii] GI Bill of Rights. Aynı zamanda Askerlerin Yeniden Uyarlanması Yasası olarak da bilinir. 1944’te kabul edilen yasa II. Dünya Savaşı gazilerine çeşitli avantajlar sağladı. Gaziler İdaresi aracılığıyla yasa, savaş gazilerine okul ve kolej eğitimi için ödenek, düşük faizli ipotekli kredi ve küçük işletme kredisi, meslek eğitimi, kiralama konusunda bazı ayrıcalıklar ve işsizlik ödenekleri benzeri imkanalar sağlandı. Yasada yapılan değişiklikler, tam engellilik gelir sigortasına ve gaziler için yeni hastaneler inşaa edilmesine yol açtı. Kaynak: https://www.britannica.com/topic/GI-Bill-of-Rights -ç.n.