Taksim Gezi Parkı’nın kamusal alan olarak savunulması amacıyla başlayan, tüm Türkiye’de geniş halk kesimlerinin özgürlük talepleri ve hükümete karşı birikmiş öfkesiyle buluşarak kitleselleşen Gezi Parkı direnişinde üçüncü haftaya giriliyor. Hükümetin hukuku ve sivil toplumun görüşünü hiçe sayan Topçu Kışlası projesindeki ısrarı ve eylemcilere dönük aşağılayıcı tavırlarıyla tetiklenen olaylarda bugüne kadar dört kişi yaşamını yitirirken onlarcası göz ve işitme kaybı gibi kalıcı sakatlıklara maruz kaldı.
Bugün gelinen noktada hükümetin Topçu Kışlası hakkındaki hukuki kararı tanıyacağını, yürütme lehine bir karar çıkması durumundaysa plebisit gibi yöntemlerle tekrar halka danışacağını duyurmasını, ironik ve gecikmiş olmakla birlikte olumlu bir adım ve direnişin önemli bir kazanımı olarak değerlendiriyoruz.
Yine bu süreçte, daha önce birbiriyle iletişimi olmayan farklı grup ve kesimlerin birbirini tanımasını, dinlemeye başlamasını ve birlikte hareket etmenin yollarını araştırmasını çok değerli görüyor, ileriye dönük farklı bir muhalefete alan açtığını düşünüyoruz.
Polis kuvvetlerinin başta Taksim civarı olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki operasyonlarının ve hükümet yetkililerinin Taksim direnişçilerine dönük beyanatlarının, hareketin bileşenlerini evet-hayır yanıtı veya tamam-devam kararı etrafında bölmeye çalıştığı aşikardır.
Direnişin alacağı kararlarda bu oyuna gelinmemesi, marjinaller-çevreciler veya iyi çocuklar-kötü çocuklar şeklindeki bir bölünmenin kesinlikle kabul edilmemesi gerekmektedir. Bu bölünmenin önüne geçebilmek ve sağlıklı kararlar alabilmek için, hareketin çevreci ve demokratik öncüllerine sahip çıkması, aşağıdan yukarıya katılımcı demokratik süreçleri şekilci değil, içeriğine uygun olarak işletmesi, bu amaca dönük işlevsel yöntemler geliştirmesi gerekmektedir.
Hareket içerisinde tabandan demokrasi işletilebilmesi için Gezi Parkı ve çevresinde yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu görülmektedir. Yapılacak yeni düzenlemeyle, hareketi büyüklü küçüklü çeşitli meslek örgütlerinin ve siyasi grupların koalisyonundan farklı kılan ve onu on binlerle buluşturan demokratik özününün korunması ve geliştirilmesi amaçlanmalıdır.
Bunun için öncelikle, olası devlet şiddetine gerekçe oluşturacak biçimde Taksim Meydanı’na sarkan ve kamusal yaşamı olumsuz etkileyen barikatların kaldırılmasını öneriyoruz.
Daha önemlisi, Gezi Parkı alanının, direnişin çevreci öncüllerini, kentsel ve kırsal kamusal alanların savunusu üzerinden yükselen haklı taleplerini canlı tutacak, Park’ı güzelleştirecek, gerek Park sakinlerinin gerekse Park’ın akşam ziyaretçilerinin yaşam kalitesini artıracak şekilde organize olmasını; direniş kültürünü zenginleştirecek kültür-sanat-siyaset etkinliklerine imkan verecek şekilde düzenlenmesini öneriyoruz.
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu