Bu metnin İngilizce orijinali, Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nde 2020 yaz döneminin vokal çalışmalarında “Vokal Metodu” oluşturmak için yapılan çalışmalar kapsamında okunmuş ve tartışılmıştır. Bu tartışmalar sonucunda metnin çevrilmesine ve yazılacak vokal metodunda bir kaynak olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda yapılan çeviri ilk olarak kulübün internet sitesi olan bufk.boun.edu.tr adresinde yayımlanmıştır.
Bize verilen bu ses ne büyük bir mucize! İnsan sesinin, bir şarkının melodisini ve sözlerini bambaşka biçimlerde, bambaşka duygularla icra edebilmesi gerçekten hayret verici! Konuşmanın dinleyiciler üzerinde nadiren bırakabileceği etkiyi şarkı söyleyerek yapabilmek olağanüstüdür.
Biz çoğu şarkıcı, nasıl yaptığımızı gerçekten bilmeden bu sesi üretiriz; şarkı söylemeyi en gizemli kılan da budur. Bir kişi iyi bir kulağa ve müzik içgüdüsüne sahipse, vücudun kendi enstrümanı hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadan veya eğitim almadan şarkı söylemesi mümkündür. Sesimiz, Tanrı’nın bize kalıtım ve doğa yoluyla bahşettiği bir armağandır. Ancak şarkıcılar olarak bizim onu geliştirme biçimimiz, Tanrı’nın armağanına verdiğimiz yanıttır. Nasıl ki bir atlet veya dansçı fiziksel becerilerini geliştirebiliyorsa insan sesi de geliştirilebilir. Gerekli fiziksel beceriler, pratik yapmak için gereken zaman, başka bir insanın kelimeler ve resimler yoluyla tarif ettiği şeyi kendi bedenimizde hissetmeyi öğrenmenin zorluğu gibi nedenlerden dolayı şarkı söyleme becerisinde ustalaşmak zordur. Fakat zor da olsa çabalamaya değer.
Bu makale, sesin şarkı söyleme işlevi hakkında temel bilgiler sunmaktadır. İlk kısım, insan anatomisinin ilgili bölümlerinin bir açıklamasıdır. Böylece vücudunuz hakkında, şarkı söylemenizi geliştirecek şekilde düşünmeye başlayabilirsiniz. İyi dans etmek gibi, iyi şarkı söylemek de bedenin ve zihnin bir arada, aktif bir şekilde çalışmasını gerektirir.
Postür (Duruş)
Dik durun! Evet, anneniz bu konuda haklıydı. İyi şarkı söylemek için doğru bir postüre sahip olmanız gerekir. Vücudunuz dengede ve harekete hazır hâlde olmalı. Kafanız; boyun ve sırtınızın üzerinde rahat bir şekilde karşıya bakmalı, dik bir pozisyonda durmalı. Omuzlarınız yukarı doğru ve gergin değil, aşağıda ve rahat olmalı. Göğsünüzü, sanki kendinizle gurur du-yuyormuşsunuz gibi dik tutmalısınız; ancak esas duruşta bekler gibi sert olmamalı. Her an hareket etmeye hazır bir şekilde durmalısınız. Ağırlığınızı bacaklarınıza eşit bir şekilde dağıtmalısınız. Bir ayak diğerinin biraz önünde olmalı. Dizler sabit durmalı ama kilitli olmamalı. Şarkı söylemek için oturmanız gerekiyorsa sandalyenin ön kısmına doğru hareket edin, arkanıza yaslanmayın. Kambur durmak iyi nefes almayı engeller. Her an hızla kalkmanız gerekiyormuş gibi oturmalısınız. İyi bir şarkıcı, ayakta dururken ve otururken aktif bir pozisyondadır.
Ses
İnsan sesinin üç temel unsuru vardır:
1) Nefes mekanizması
2) Gırtlak (larenks)
3) Boğaz ve ağız
Nefes Mekanizması
Basitçe ifade etmek gerekirse akciğerler tembeldir. Evet, onları kullanarak nefes alıp veririz ama nefes alıp vermeyi onlar sağlamaz. Akciğerler kendi kendilerine şişmez ya da kasılmazlar. Bu olay göğüs ve karındaki karmaşık bir kas grubu tarafından gerçekleştirilir. Bu kasların en önemlisi diyaframdır. Biz şarkıcılar, diyaframdan bahsetmeye bayılırız ama büyük bir kısmımız onun tam olarak nerede olduğunu ya da ne yaptığını bilmez. Bize her zaman “Diyaframdan söyle.” denir. Peki, bu ne anlama gelir?
Diyafram, göğüs boşluğuyla karın boşluğunu ayıran bir kastır. Göğüs kafesinin (kaburgaların) altında bulunur ve diyaframın alt sınırı gövdeyi (torsoyu) ikiye ayırır. Dinlenme veya gevşeme anında kubbe şeklindedir. Kasılınca yassılaşır. Bu, bir vakum etkisi oluşturarak akciğerleri havayla doldurur.
Diyaframı paraşüte benzetmeyi seviyorum. Daha önce çocukların bir paraşütle oynarken onu şişene kadar kaldırdığına ve yere indirdikçe eğlendiğine şahit oldunuz mu? Diyaframın gevşeme anını o şişkin paraşüte, kasılma anını da havanın tamamen boşaldığı düz hâline benzetebilirsiniz.
Şarkı söylerken göğüs rahat bir yükseklikte sabit kalır, her nefes alışınızda yükselmez. Omuzlar aşağıda ve rahattır. Nefes alırken karın dışarı doğru genişler. Çünkü karın boşluğundaki o hayati organlar diyafram tarafından yerlerinden edildiklerinde gidecekleri bir yer gerekir! Tüm bunlar hızla gerçekleşir. Ancak tersinin yavaş gerçekleşmesi şarkı söylerkenki nefes kontrolü hilesidir. Şarkıcıların, diyaframın kolayca rahatlayıp tüm havayı tek nefeste boşaltmasını önlemesi gerekir. “Diyaframdan söylemek” ses üretirken havanın düzenli akışını sağlamayı gerektirir.
Şarkı söylemenin zor yanı nefes kontrolüdür. Nefes kontrolü, pasif bir jimnastik egzersizi gibidir. Bu durum, güçlü ya da yumuşak, her iki şarkı söyleme biçiminde de geçerlidir. İstersiniz ki, yüzünüz, göğsünüz ve omuzlarınız şarkı söylemenin kolay olduğu izlenimini versin. Oysa o esnada alt bedeniniz sıkı bir şekilde çalışmaktadır. Bir ördeğin nasıl yüzdüğünü hatırlayın: Su yüzeyinde zarifçe süzülür. Oysa suyun altında deli gibi kürek çekmektedir.
Temel Nefes Egzersizleri
Şarkıcıların bu şekilde nefes alıp vermenin nasıl hissettirdiğini öğrenmesi gerekir. Bu, genellikle içgüdüsel olarak yaptığımız bir şey değildir. Karnın nasıl hareket etmesi gerektiğini öğrenmek için, sırt üstü uzanıp göbek deliğinizin üstüne bir kitap yerleştirin. Nefes alıp verin, kitap yükselip alçalsın. Göğsü sabit tutmak çok önemli! Sonra yavaşça 4 sayıda nefes alın ve 4 sayıda nefes verin. Kitabı düzenli bir şekilde hareket ettirin. Son olarak, 4 sayıda nefes alın ve 8 sayıda “tıs”layarak nefes verin. Geliştikçe “tıs”lama süresini 12 ve 16 sayıya çıkarın. Eğer doğru yapıyorsanız kitap yavaş yavaş alçalacaktır. Alçalmak istediğinde kitabı yavaşça ittirerek ona karşı koyun. Çökmesine karşı koymak nefes kontrolünün temelidir. Aynı egzersizi kitap olmadan, 4 ayak üzerinde (masa pozisyonunda) veya ayakta ve elleriniz başınızın arkasındayken de yapabilirsiniz. Bu pozisyonların avantajı, göğsünüzü sabit durması için zorlayarak daha aşağılara nefes almanızı sağlamasıdır.
Eğer gereken enerjiyi hissetme ve bu enerjinin yeri konusunda sorun yaşıyorsanız dirsekleriniz yanlarınızda, bel hizanızda yeterince ağır (5-6 kg) bir şeyi tutarken şarkı söylemeyi deneyin. Bir sonraki egzersizi bir partnerle deneyebilirsiniz. Yeniden dirsekleriniz yanlarınızdayken avuç içlerinizi yukarı kaldırın. Partneriniz avcunuzu aşağı doğru bastırırken kollarınızı yukarıda tutmaya çalışarak şarkı söyleyin. Her iki egzersiz de diyafram ve karın kaslarını şarkı söylemeye yardımcı olacak şekilde çalıştırır.
Gırtlak (Larenks)
Herhangi bir sesin oluşması için bir şeylerin titreşmesi, bir şeylerin titreşmesi için ise enerji gerekir. Soluk alıp verme mekanizması sesin güç kaynağıdır. Titreşen ise larenks’teki ses telleridir. Düzgün nefes kontrolü ses telleri için düzenli bir hava akışı üretir. Şarkı söylemek üzereyken ses telleri glottis’i (ses telleri arasındaki açıklığı) neredeyse kapatacak kadar bir aradadırlar. Hava, glottis’in açılmasını zorlar. Ses telleri birbirine yaklaşır ve aynı işlem titreşim oluşturacak şekilde tekrar eder. Orta “Do/C” sesi ile aynı oktavdaki “La/A” sesini (A4) çıkarabilmek için ses tellerinin saniyede 440 kere açılıp birbirine yaklaşması gerekir.
İdeal vokal atağı, ses tellerinin bir arada olduğu sırada hava akışının başlamasıyla gerçekleşir. Aslında hava akışı vakum oluşturarak glottis’in kapanmasına yardımcı olur ve hava basıncı kapalı ses tellerinin kas gerilimini aşar. Bu inanılmaz etkili sistem, şarkıcı glottis’i sıkıca kapattıysa ve hava basıncıyla patlatarak açtıysa başarısız olur. Sonuç, çirkin ve aslında ses için tehlikeli olan glottal attack veya stroke olarak adlandırılır.
Düzgün Bir Vokal Atağı İçin Egzersizler
Ses telleri neredeyse kapalı durumdayken hava akımıyla birlikte düzgün bir biçimde titreşim başlatmayı birçok insan kolay bulur. Bu tekniği bilmiyorsanız şu egzersizleri deneyin: ‘m’ veya ‘n’ harfi ile mırıldanmaya başlayın. Sonra mırıldanmayı “ah” sesine açın. Sonra yalnız “ah”la başlayın. Bu, şarkıcının başlamadan önce şarkı söylemeyi düşünmesine yardımcı olur.
Glottal stroke devam ederse, “ah”ın başına bir ‘h’ eklenebilir. Bu, titreşim başladığında glottis’i açık olmaya zorlar. Ancak her kelimeye ‘h’ harfini eklemeyi alışkanlık hâline getirmeyin. Sadece hayal edin.
Boğaz ve Ağız
Boğaz ve ağız bölgelerini sesin duş kabini olarak düşünebiliriz. Gırtlakta üretilen titreşim aslında epey küçük ve cazibesizdir. Biz şarkı söylerken duş kabininde oluşan etki gibi boğaz ve ağız da bu titreşimi değiştirir: Sesi yükseltir ve güzelleştirir. Sesli ve sessiz harfler; boğaz, ağız ve dilin şekil ve pozisyonunun değişmesiyle oluşturulur.
Gırtlakta üretilen titreşimi güçlendirmek için boğazda ve ağzın arka kısmında bir boşluğa ihtiyaç vardır. Vokal hocaları ve koro şefleri genellikle sizden açık bir ağızla şarkı söylemenizi isterler. Yumuşak damak, yani küçük dilin bağlı olduğu yer, tıpkı esnerken olduğu gibi yükselmelidir. “Armut şekli” bazen bu açıklığı görselleştirmek için kullanılır. Söz konusu armut şekli aslında ağzın içindeki boşluğun formudur. Ağzınızda, küçük kısmı öne, büyük kısmı arkaya denk gelecek şekilde bütün bir armut olduğunu düşünebilirsiniz. Bu şekil, tam ve yuvarlak bir ses üretir.
Çene, aşağı ve biraz geriye hareket edebilecek şekilde gevşek tutulmalıdır. Sesli harfleri telaffuz ederken dil genellikle düzdür. Sessiz harflerin telaffuzunda dudaklar ve dil etkindir. Tembel diksiyona sahip şarkıcıların ne dediği tam olarak anlaşılamaz. Diksiyon hakkında daha fazla bilgi edinmek için, solistlere yönelik hazırladığım ve 1990 yazında GIA Quarterly’de yayımlanan “But I Can’t Understand the Cantor, or ‘Say What?’”[1] başlıklı makaleme bakabilirsiniz.
Ağız ve Boğaz İçin Egzersizler
Hoş bir tını için ihtiyaç olan açıklığı üretirken ağız ve boğazın ne yapması gerektiğinin farkında olmak şarkıcılar için çok zor olabilir. Yumuşak damağın nerede olduğunu hepimiz biliyoruz çünkü esnediğimizde onu geriyoruz. Esnerken kendinizi dikkatle izleyin. İçerdeki boşluğu hissedin. Kontrol etmeyi zamanla öğrenebiliriz. Doktorun küçük dilinize bir dil çubuğu ile dokunmak istediğini hayal edin. Küçük dilinizi çubuktan uzaklaştırmaya çalıştığınızı hayal edin. Bu, yumuşak damağı kaldırmayı gerektirir.
Çeneyi rahatlatmak için “ya, ya, ya, ya, ya” egzersizi yapabilirsiniz. Ağzınızı rahatça açın ve çeneyi olabildiğince az hareket ettirin. “Ee-ah” yerine “üü-ah” diye düşünmek yardımcı olacaktır. Ellerinizle çenenin yan taraflarına nazikçe masaj yapmak, çenenin gevşemesine yardımcı olacaktır. Gevşemiş bir çene, içeride gereken alanı sağlamaya yardımcı olur.
Tiz sesleri iyi söylemek zordur. Öncelikle postürünüzü ve nefes yönetiminizi kontrol edin. Ağzınızın arka kısmında açıklık olduğundan emin olun. Bu, tiz sesleri söylemeyi kolaylaştırır. Başınızı dik tutun. Tiz sesler için kafayı yukarı kaldırmak o açıklığın çoğunu kapatır. Bir sireni taklit etmeyi deneyin. Tizden başlayıp pes bir sese yavaşça inin. İçerideki açıklığı hissedin. Ayrıca bir baykuş gibi ötmeyi deneyin. O alanı hissedebildiğinizde sürekli bir “uu” sesi çıkarın. Bu bir falsetto sesidir. Bu teknikle sesimiz güç ve güven kazanır ve tiz seslere çıkmak kolaylaşır.
Şarkıcılar vokal eğitimi için bir müzik direktörüne veya özel bir eğitmene ihtiyaç duyarlar. Özel eğitmen güçlü yönlerinizi fark etmenizi sağlar ve zayıf yönleriniz için egzersizler önerir. Grup dersleri genellikle üniversitelerden ve halk eğitim merkezlerinden alınabilir. Şarkı söylemeyi bir kitaptan öğrenmek, suya hiç girmeden yüzmeyi öğrenmek gibidir. Bu size bir fikir verebilir. Ancak öneri ve geri bildirim için başka birinin rehberliği ve teşviki gereklidir.
[1] https://npm.org/wp-content/uploads/But-I-Can_t-Understand-the-Cantors.pdf