Peter Harrison Planetaryumu, Londra
Holst’un[1] Planets süiti bugünün bilimsel bilgi dağarcığı ile baş döndürücü ve zekice sahnelenmiş bir gösteride yeniden canlandırılıyor
Gustav Holst bir asır önce Planets süitini yazdığında güneş sisteminin bileşenleri hakkında az şey biliniyordu: Gezegen tasvirlerinin her biri astronomiden çok astrolojiden ve Roma mitolojisinden etkilenmişti. Bu nedenle besteci Samuel Bordoli, bu turne projesinin sanat yönetmeni, Holst’un süitinin yüzüncü yıl dönümünü sekiz çağdaş besteciden yaylı dörtlüsü için yeni eserler yazmalarını isteyerek kutlamaya karar verdi. Bu sefer o dönemden bu yana güneş sistemi hakkında yapılan pek çok keşfin bilgisiyle.
Her besteciye astronomlar, jeologlar ve fizikçiler danışmanlık yaptı. Bu kişiler, bestecilere hakkında yazdıkları gezegeni öğretmek için uzay incelemeleri ve gezegenler arası bilgilerden faydalandı. Holst Mars’ı “savaş getiricisi” ve Venüs’ü “barış getiricisi” olarak çizmişken bilim insanları artık Mars’ın daha ziyade dingin bir gezegen olduğunu, Venüs’ün ise güneş sisteminin en düzensiz iklimlerinden birine sahip olduğunu biliyor. Dolayısıyla Shiva Feshareki’nin Venüs eseri kesinlikle sert, yarı doğaçlama tek akor thrash iken, Deborah Pritchard’ın Mars eseri kırık, eksiltilmiş akorların soğuk ve görkemli dizisinden oluşuyor.
Bu özgün bir sahneleme ürünü: Seyirciler yatan koltuklara oturuyor, oditoryumun dört köşesine ayrılmış Ligeti Dörtlüsü eşliğinde planetaryumun tavanına yansıtılmış her gezegenin fotoğrafına bakıyorlar. Düzen ve kaos arasındaki gerilim eserlerin çoğunda yinelenen bir tema: Mira Calix’in Merkür için yazdığı eseri gezegenin kayalık, çopur, volkanik yüzeyinden gelen ham verileri alıp vals zamanlı gıcırtılı ve birbirine geçen atonal cümleler dizisine dönüştürürken Yazz Ahmed’in Satürn teması keskin kırık akorlar ile aritmik pizzicato denemeleri arasında gidip geliyor.
Birkaç güçlü tema var: Ayanna Witter-Johnson’ın Dünyası sıcak, sersemlemiş, su gibi akorların rahatlatıcı bir döngüsü. Laurence Crane’in soğuk, esrarengiz Neptün için yazdığı, dörtlülerden oluşan tekdüze sesler üzerine kurulu eseri, Aphex Twin tarzı minimalizmin mükemmel, donuk bir örneği. Fakat genel olarak, daha ziyade tasvir eden bir film müziği gibi: Her parça dokusal detaylarla, güneş sistemimizi betimleyen kükürtlü bataklıkların müzikal örneklemi, buz fırtınaları ve metalik hidrojen bulutlarıyla köpürüyor.
[1] Gezegenler Süiti ile ünlü, 20. yüzyılda yaşamış İngiliz klasik müzik bestecisi (ç.n.)