“KALICI OLARAK KAPATILDI!”
“İçerisinde bir sürü çiçek vardı. Sahnesi vardı ve burada sürekli tiyatro oyunları oynanırdı. Biz de herkes gibi izliyorduk. Burası açıldığı günden beri komşuyduk. Yıkılmasına çok üzüldüm ama elden ne gelir…”
Bu sözlerle uğurladı komşusu, Mem û Zîn Kültür Sanat Merkezi’ni. 2004 yılından beri Şırnak’ın Cizre ilçesinde faaliyet gösteren; tiyatro, müzik, dans gibi sanat dallarında etkinlikler yürüten, eğitim veren ve yüzlerce öğrenci yetiştiren Mem û Zîn Kültür Sanat Merkezi’nin 5 yıldır açılmasına izin verilmeyen binası, mülk sahibi tarafından yerine apartman dikilmek üzere yıkıldı. Bu, yıkımın görünen yüzüydü… Peki ne oldu da uzun yıllar aktif olarak sanat ve eğitim faaliyetleri yürüten, bünyesinde tiyatro ve müzik grupları yetiştiren, festivallere, Kürt dil bayramlarına ev sahipliği yapan, bahçesindeki küçük sahnede oyunların, konserlerin sergilendiği, dengbêj buluşmalarının gerçekleştiği ve sosyal medyadaki paylaşımlardan gördüğümüz kadarıyla Cizre halkının da ilgiyle katılım gösterdiği böylesi bir kurum bir apartmana feda edildi?
Uzun süredir pandemi koşulları altında kısıtlı bir hayat sürdürüyoruz. Birçoğumuz için sokağa çıkamamak; işe, okula gidememek; gündelik sosyal rutinlerimizi gerçekleştirememek; ailemizi, dostlarımızı görememek; ölümün, hastalığın kol gezdiği bir ortamda korkuyla evlere hapsolmak ilk kez deneyimlenen ve zorlukla atlatılmaya çalışılan bir süreci ifade ediyor. Virüs hızla her yere yayılıyor; günlük vaka sayısı, hasta sayısı, vefat sayısı hayatımızın kodlarından biri haline geldi. Türkiye haritasının renkten renge geçişini, en sonunda da neredeyse tamamen kırmızıya dönüşünü hep birlikte izledik. Çoğu yer kırmızıydı ama nedense bir şehir bu kırmızı haritada bir madalya gibi ışıldıyordu. Şehir bürokrasisinin gururla, maddeler halinde cevaplamaya çalıştığı soru ise şuydu: “Şırnak Nasıl Başardı?”
Sağlık ekiplerinin sahadaki gayretli çalışmaları, sınıra kurulan çadır hastaneler, askeri birlikler içerisinde oluşturulan karantina alanları, mobil tarama ekipleri gibi örnekler belli düzeyde açıklayıcı olsa da 2016 sonrası başlayan OHAL sürecinin şehrin izolasyonunda nasıl bir rol oynadığını göz ardı ediyordu. “Hendek barikat operasyonları sonrası Şırnak’ta kentin yapısı değiştirildi. Kentin DNA’sı mutasyona uğratıldı. En son yerel seçimler sonrası gittiğimde tanıyamadığım bir kent görüntüsü ile karşılaştım. Binlerce kişi başka kentlere göç etti”1
2016 yılında 10 aylık olarak başlatılan sokağa çıkma yasakları, sonraki süreçte de kısmi olarak devam ettirildi. Şırnak’ta 3 kişinin dahi bir araya gelmesine yasak getiren OHAL sürecinin 2018 yılında resmen kaldırıldığı söylense de yapılan pek çok düzenleme kalıcı ve sürekli bir OHAL ortamına zemin sağladı. İşte bu süreçten nasibini alan kurumlardan biri de Cizre Mem û Zîn Kültür Sanat Merkezi’ydi. Sokağa çıkma yasaklarından sonra 2016 yılında belediyeden ayrılarak özel alana dönüştürülen Kültür Merkezi, OHAL kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Merkez’i açtırma girişimleri ise bugüne dek hep polis engeliyle karşılaştı.
Mem û Zîn’de uzun yıllar çalışan Umut Botan, “Son zamanlarda birçok yerde olduğu gibi Cizre’nin gerek kültürel dokusunu taşıyan yapısıyla gerek maneviyatıyla büyük bir misyon taşıyan bu kurum daha gösterişli ve şatafatlı binalar uğruna kurban edildi. Bu noktada toplumun belleği olan ve herkesin kendisinden bir parça hissettiği bir kurum yıktırıldı. Bu durumu ifade etmek ve yaratmış olduğu tahribatı dile getirmek kuşkusuz ki çok zor” sözleriyle ifade ediyor bu kaybı.2
Bu süreçten zarar gören yalnızca Kültür Merkezi binası değil, burada uzun yıllardır faaliyet yürüten eğitimciler, sanatçılar, öğrencilerdi de aynı zamanda. Kurum bünyesinde yetişen Koma Meyaser’in solisti Gülistan Eylem Üstün’ün yaşamı Cizre bodrumlarında son buldu. Koma Sorxwîn’in solisti ve aynı zamanda çocuklara Kürtçe şarkılar öğreten Nûdem Durak, Kürtçe şarkı söyleyerek propaganda yaptığı gerekçesiyle 19 yıl hapse mahkûm edildi. Angela Davis, Noam Chomsky, Ken Loach, David Graeber, Peter Gabriel, Roger Waters gibi sanatçı ve düşünürlerin desteklediği, birçok sanatçının da Nûdem’e ithafen şarkılar yaptığı “Nûdem Durak’a Özgürlük” kampanyaları ise ne yazık ki onu özgürlüğüne kavuşturmaya yetmedi.
Geriye yıkılmış duvarları, sahnesi ve bir zamanlar içinde çiçekler olan bahçesiyle bir enkaz kaldı. Diliyoruz ki yıkılan yalnızca duvarlar olsun. Mem û Zîn’in yaratmaya çalıştığı gelenek ve kültür, adını aldığı Mem û Zîn mesnevisi gibi, kökleri üzerinde yeşermeye devam etsin. Çünkü büyük Kürt bilgesi Ehmedê Xanî’nin söylediği gibi:
“Ben gezgin satıcıyım, cevher satıcısı değil,
Kendi kendime yetişmişim, yetiştirilmiş değil!”3
1 Bekir Güneş, “Şırnak’ın Neden ‘Mavi’ Olduğunu Ben Size Anlatayım!”, Gazete Emek, 30 Mart 2021.
2 Mahmut Ruvanas (MA) haberi, “Cizre Mem û Zîn Kültür Sanat Merkezi Yıkıldı”, Gazete Duvar, 17 Nisan 2021.
3 “Ez pêlewerım, ne gewherîme / Xudresteme ez, ne perwerîme”, Ehmedê Xanî, Mem û Zîn, s.76.