Selda Öztürk
Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye Işid’in saldırıları sebebiyle gelen göçmenlerin sayısı, 2011 yılından itibaren hızla artmaya başlamıştı[1]. Bu göçlerle beraber Türkiye, dünyada en çok göçmenin yaşadığı ülke haline geldi. Göçün ilk zamanlarından bugüne, toplumsal hayatın her alanında değişimler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Gelinen noktada, burada yaşayan göçmen nüfus artık yerleşik hayata geçmiş durumda ve kendilerini kültürel olarak ifade edebilecekleri sivil toplum alanlarını inşa etmeye başladılar. Panelin bu bölümünde, bir amatör sanat pratiği olan korolardan bahsedeceğim ve bu koroların göçmen kadınların yaşamlarındaki önemi, ne işe yaradığı ve neler yaptıklarını kısaca anlatacağım. İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı Suriyeli Mültecilere Destek Ofisi bünyesinde yürütülen müzik atölyeleri ve koro çalışmalarına katılan Roşîn Barazî ve Hevîn Bilal de kendi deneyimlerini sizlerle paylaşacaklar.
Göçmen Kadınların Müziği: Amatör Sanat Çalışması Bağlamında Korolar
Korolar, göçmen kadınların kamusal alandaki kimliklerinin ve müzikal icralarının görünürlüğü bakımından oldukça önemli. Kolektif bir vokal icra pratiği olan korolar, aslen kadınlar tarafından kuruluyor ve yürütücülüğü yapılıyor. 2015 yılında, repertuvarları ve icra mekanları farklılık gösteren ve ortak özelliklere sahip üçü İstanbul’da diğeri Antep’te olmak üzere dört tane koro bulunuyordu[2]. Süryani Katolik Kilise Korosu, Iraklı Keldani ve Süryani topluluğun inisiyatifi ile kuruldu. Kadınların ağırlıkta olduğu bu koro her pazar günü ve özel günlerde Gümüşsuyu’ndaki Süryani Katolik Kilisesi’nde Süryanice ve Arapça ilahiler söylüyordu. İstanbul Mozaik Oryantal Korosu, kendisi de Suriyeli bir göçmen olan Maisa Al-Hafez tarafından kuruldu. Suriyeli Kadınlar Korosu[3], İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı Suriyeli Mültecilere Destek Ofisi bünyesinde kuruldu. Haneen Korosu ise Suriyeli bir başka göçmen Raja Banout tarafından Antep’te kuruldu. Bugün bu korolardan sadece Haneen Korosu zaman zaman kesintiye uğrasa da faaliyetlerine devam ediyor.
Korolar, farklı sosyo-ekonomik grup, meslek ve yaştan kadınların bir araya gelerek tanışma ve sosyalleşmesine olanak sağlıyor. Müziğin, bu şekilde kolektif olarak icra edilmesi kadınları güçlendiriyor. İlk sahne deneyimini korolar sayesinde yaşayan kadınların bu birliktelikten aldıkları güçle şarkılarını giderek daha güvenle söyledikleri kolaylıkla gözlemlenebiliyor. Sıkıntılı zamanlarda birlikte şarkı söylemek kadınların da ifade ettiği gibi geleceğe dair umut veriyor. Bir arada olmanın verdiği bu güçle kazanılan güven duygusu, toplumsal cinsiyet ilişkilerine dair bazı fikirlerin değişmesine de yol açabiliyor. Suriyeli Kadınlar Korosu’ndaki kadınlardan bazıları başlangıçta erkeklerin seslerini duymasının günah olduğunu öne sürerek erkek tercümanın yanında şarkı söylemek istemiyor, aynı gerekçeyle erkek müzisyenlerin çalmasına yine karşı çıkıyorlar ama daha sonra kendilerine eşlik etmelerini kabul ediyorlar. Koronun konser vermesi teklifi gündeme geldiğinde, kadınlardan bazıları kocalarının sorun çıkaracağını düşündüğünden kendilerini sadece kadınların dinlemesini istiyor. Bunun üzerine, “Şarkılarımızı Unutmayacağız” isimli ilk konserlerinin afiş ve duyurularında “Etkinlik sadece kadınlara açıktır” ibaresi yer alıyor.
Repertuvar seçimine, söylemlere ve sohbetlerde vurguladıkları temalara bakıldığında korolar kadınlar için toplumsal mesajı iletmenin bir aracı oluyor. Bu toplumsal mesajlar göçmen kimliği, toplumsal barış, entegrasyon, Suriye’nin çok kültürlü yapısı ve iki kültürün ortak yönleri konularına odaklanıyor. Göçmenler hakkındaki yaygın olumsuz bakışın aksine kendi dili ve kültürü olan, müzik ile sevgiyi arayan, barışsever ve üretken kadınlar olduklarını ve bunu koro çalışmalarıyla göstermek istediklerini söylüyorlar. Türkiye toplumuyla entegrasyonu önemsiyorlar, sembolik de olsa Türkçe bir şarkı repertuvarlarında mutlaka oluyor. Aynı coğrafyada yaşayan halklar olarak benzer kültürlere sahip olduğumuzu belirtiyor, bunu göstermek için halkların kültürel mirasını örnekleyen ortak melodiler Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Süryanice ve Arapça sözlü versiyonları ile bir arada söyleniyor. Suriye’nin çok kültürlü bir yapısının olduğunu ve bunu yansıtmaya çalıştıklarını belirtiyorlar. Bu sebeple repertuvarlarında Kürtçe bir şarkıya ve Suriye’nin farklı bölgelerinden Arapça şarkılara yer veriyorlar. Öte yanan, koro konserlerinde farklı dillerden şarkıların temsili düzeyde kaldığını, repertuvarlarının ağırlıklı olarak Arapça şarkılardan oluştuğunu söylemek gerekiyor.
Şarkıların temalarına bakıldığında mawtini/ vatanım, nassam ‘alayna al-hawa/ meltem esti üzerimize vadinin kolundan ve Ay lê Gulê/Gülüm gibi vatansever şarkılar öne çıkıyor. Bu şarkılar memlekete, yuvaya duyulan hasreti en iyi yansıtan şarkılar olarak severek söyleniyor, dinleniyor ve sıklıkla icra ediliyor[4]. Kurtişoğlu (2016), kişinin kendisini birden fazla vatana ait hissedebileceğini söyler[5]. Said’e (2004) göre de çoğu insan esasen tek bir kültürün, tek bir ortamın, tek bir yurdun farkındadır; sürgünlerse en az iki[6]. Bir amatör sanat pratiği olarak korolar yuva, vatan ve kimlikle ilişkili kolektif duyguların uyarıldığı, beslendiği, bireysel ve toplumsal hafızanın yeniden üretildiği bir yer haline geliyor. Kadınlar bu faaliyetleri sayesinde birlikte şarkı söyleyerek ortak duygular üretiyorlar ve onları birbirine bağlayan şey bu duyguları oluyor. Koro, kadınları sarıp sarmalayan en güçlü duygulardan biri olan hasret duygusunun onlarda yarattığı manevi boşluğu dolduruyor ve Haneen Korosu üyelerinden bir kadının da ifade ettiği gibi vatanlarının sembolü haline geliyor.
Şarkı söylemeye başladığımızda mutsuz ruh halimizden kurtulduğumuzu gördük. Koronun kurulmasından bir yıl sonra diyebilirim ki koro harika bir fikirdi… Şu an Gaziantep’te adımızı duyurduk. Sadece Gaziantep’te değil, başka şehirlerde de tanınıyoruz. Türk kardeşlerimizin organize ettiği etkinliklere davet ediliyoruz… Gazetelerde bizden bahsediyorlar… Bu koro bizi bir araya getiren vatan oldu.
Müzik üzerinden inşa edilen bu amatör sanat pratiği ve deneyimleri göçmen kadınların toplumda güçlenmelerine olanak sağlıyor.
Şimdi, bu çalışmalara bizzat katılmış Roşîn ve Hevîn’e deneyimlerini paylaşmaları için söz vermek istiyorum.
Hevin Bilal
Merhabalar ben Suriyeli kadınlar korosunda yer aldım. Dernekte yaptığımız çalışmalar beni çok mutlu etti ve hayata tutunmamı sağladı. Çok güzel bir deneyimdi ve bu deneyimin sürmesini çok isterim. Dernekte gerçekleştirdiğimiz sanatsal çalışmalar ve atölyeler bize çok şey katt. Selda Hanım’a beni buraya davet ettiği için çok teşekkür ederim. Çok mutlu oldum, ama biraz da heyecanlandım. Koromuzla Kalan müzikten bir CD çıkardık, ayrıca Boğaziçi Üniversitesi’nde 8 Mart’ta bir konser verdik. Dijital kanallardan konserlerimizi izleyebilirsiniz.
Roşin Barazi
Merhabalar ben Roşin, 10 sene önce Suriye’den geldim. Akrabalarım arasında Türkler olmasına rağmen ilk geldiğimde tek kelime Türkçe bilmiyordum. Bu beni çok zorluyordu. Birkaç işe girdim ama çok mağdur oldum. İki yıl boyunca Türkçe öğrenmek için çok çalıştım. Buraya geldiğim için çok mutlu oldum. Keşke sizleri de bizim ülkemizde ağırlayabilsek. Benim ülkemde de bu şekilde atölyeler ve sunumlar fazlasıyla yapılırdı. Bunlardan süremiz kısa olduğu için sizlere çok bahsedemeyeceğim ama sizlerle müziğin benim için ne anlama geldiğini paylaşmak isterim. Savaş ve karanlık içindeyken çocuklarımız kurşun seslerinden çok korkuyordu. Ben onlara şarkı söylüyordum, onları uyutmak, onlara korkmamalarını söylemek için. Ne zaman yağmur yağsa ne zaman karanlık olsa gözümü kapadığımda o anlar hala hayalimdedir. Ne zaman çok üzülsem hala o şarkıları söylüyorum. İçimde o acılar hala var ama artık çok güçlüyüm, çünkü o acılarımı sizlerle paylaşıyorum. Dernekte müzik korosuna girdiğimde çok mutlu olmuştum. Bunun en önemli nedeni ben savaşla olan savaşımı müzikle verdim. Benim için müzik hayattır, dünyanın dilidir. Sizinle o söylediğim şarkıyı paylaşmak istiyorum.
Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederim.
[1] https://www.unhcr.org/tr/unhcr-turkiye-istatistikleri
[2]Öztürk, S. (2021). Sesin Politikası ve Göçmen Kadınların Vokal İcraları: Rezonans Küresi. İTÜ Müzikoloji ve Müzik Teorisi, Yayınlanmamış Doktora Tezi.
[3]https://www.youtube.com/watch?v=DKDMdbpeInU&t=19s
[4] https://www.youtube.com/watch?v=L8joW23oaOc
[5] Kurtişoğlu, O. B. (2016). Duyguların Oluşturduğu bir Kategori Olarak Vatanlararası Göç ve Göçmen Tipi. UHMAD: Uluslararası Hakemli Müzik Araştırmaları Dergisi. Eylül – Ekim – Kasım – Aralık Sayı: 08. Sonbahar Kış Dönemi.
[6] Said, E. W. (2004). Freud ve Avrupalı Olmayan. İstanbul. Aram Yayıncılık.