Bu yazı, aşağıda bağlantısı verilen haber akışından yararlanarak hazırlanmıştır:
http://art-izan.org/haber-akisi/10-23-kasim-2018-haber-akisi-1
10 Kasım 23 Kasım arası dönemin en öne çıkan gündemleri dış politikada Suriye konusundaki gelişmeler (İdlib meslesi, ABD-YPG ilişkileri ve Türkiye’nin pozisyonu), Avrupa Konseyi’nin Demirtaş kararı ve buna bağlı olarak iç politikada Kürt sorunundaki gelişmeler oldu. İç siyasetteki bir diğer önemli gelişme de AKP – MHP ittifakının yerel seçimler bağlamında tekrar kurulması idi.
Dış politikadaki gelişmeler
12 Kasım 2018’de IŞİD’e karşı iki ülkede eş zamanlı operasyon başlatıldı. Suriye Demokratik Güçleri Türkiye’nin bombardımanı nedeniyle askıya aldığı Deyrül Zor harekâtını yeniden başlattığını açıkladı. Aynı anda sınırın Irak tarafında da Irak ordusu ile Haşdi Şabi ortak operasyon başlattı. Aynı gün ABD Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey, telekonferans yöntemiyle düzenlendiği basın toplantısında “Amerika’nın YPG’yi terörist örgüt olarak görmediğini” söylemişti. Bu açıklamadan yola çıkılarak ileri sürülen iddialara göre, Jeffrey’in yakın zamandaki ziyaretinde, PKK’nın çekilmesinin sağlanması durumunda YPG konusunda açılım yapılıp yapılmayacağı konusunda nabız tutuldu.[1]
14 Kasım 2018’de çok önemli birkaç önemli gelişme aynı anda gözlendi: ABD, YPG ile ilişkisinin “geçici ve taktiksel” olduğunu açıkladı: Bir grup gazeteciye açıklamalar yapan ABD’li üst düzey bir yetkili, uzun süre yaşanan krizin ardından Pastör Brunson’ın serbest bırakılmasından bu yana Türkiye-ABD ilişkilerinin yumuşama evresine girdiğini belirtti. İronik bir şekilde aynı açıklamada “YPG ile ortak devriye stratejimizin bir parçası. Bu YPG ile ortaklığımızın doğal uzantısı olarak görülmeli. Bu Türkiye ile değil, Suriye’nin kuzeydoğusundaki istikrarla ilgili” ifadesi yer aldı.[2] Neyin “taktik” neyin “strateji” olduğu kafaları karıştırdı. Suriye Ulusal Uzlaşma Bakanı Ali Haydar ise, Türkiye’nin Soçi anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı İdlib’de siyasi sürecin durduğunu söyledi.[3]
Aynı gün, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında pratikte donmuş olan katılım müzakerelerinin resmen askıya alınması çağrısında bulunacağı haberi yayıldı.[4] Yine aynı gün, Avrupa Sayıştayı (AS), Türkiye’deki Suriyeli mülteciler için Avrupa Birliği (AB) tarafından sağlanan 3 milyar Euro (18.6 milyar TL) tutarındaki yardımın 1.1 milyar Euro’luk (6.8 milyar TL) dilimini gerektiği gibi ‘takip edememekten’ yakındı. Avrupa Sayıştayı’nın raporunda, yardımın gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşıp ulaşmadığı konusunda şüpheler olduğuna dikkat çekildi.[5]
20 Kasım 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk haline ilişkin başvuruyu karara bağladı. ‘Makul süre aşıldı’ diyerek tutukluluğa son verilmesini talep eden AİHM, ilk kez Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesini ihlal ettiğini de karara bağladı.[6]
Bu karar, Avrupa ile Türkiye arasında 2015 yılından beri örtülü olarak yürürlükte olan “kendi Kürtlerine ne yaparsan yap, Kuzey Suriye’ye bulaşma, Avrupa’ya da göçmenleri gönderme” şeklindeki “uzlaşının” sona erip ermediği sorusunu akıllara getirdi.
Nitekim aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararı için, “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yaparız” dedi.[7] 21 Kasım’da Avrupa Konseyi sözcüsü 46. maddeye atıfla kararın bağlayıcı olduğunu belirtti. Bu ifade, Bakanlar Komitesi’nin devreye sokulabileceğinin bir işareti olarak yorumlandı.[8]
AİHM karından hemen iki gün sonra, 22 Kasım’da ABD, Suriye’nin kuzeyinde gözlem noktaları kuracağını duyurdu. Suriye’nin kuzeyini Türkiye’nin güneyinden izole etmeye çalışan, bunun için de bölgede “tampon” kurma arayışındaki Türkiye için bu gelişme “tersine tampon” anlamına geliyor, konu hakkında ABD’den gelen açıklama hem ironi hem “mesaj” içeriyordu: “Türkiye’nin, Suriye sınırında yer alan bir NATO ülkesi olarak kaygılanması için birçok nedeni var. Bu kaygıların hiçbirini ciddiye almıyor değiliz. Suriye’nin kuzeyine birkaç bölgede gözlem noktası kuruyoruz. Bu şimdi bir değişikliktir. Suriye’nin Kuzey sınırı boyunca birkaç yerde gözlem noktaları kuracağız, çünkü en azından bizim faaliyet alanımızdan kaynaklı bir şey gördüğümüzde Türkleri uyarmak istiyoruz.”[9]
Aynı gün başka bir cepheden Türkiye’ye İdlib konsunda uyarı geldi: “Türkiye’nin ciddi çabalarına rağmen İdlib’de silahsızlandırılmış bölge oluşturulması konusundaki zorluklar hâlâ devam ediyor.”[10]
İç politikadaki gelişmeler
Dış politikadaki gelişmeler kapsamında belirttiğimiz 14 Kasım’daki yoğun gelişmeler sonrası Türkiye içinde önemli gelişmeler yaşandı: 16 Kasım’da Af tartışmaları ile gündeme gelen organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ile irtibatlı olduğu belirlenen 24 şüpheli, 11 ilde düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı.[11]
17 Kasım’da Anadolu Kültür A.Ş.’ye operasyon düzenlendi. Anadolu Kültür AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklu bulunduğu soruşturma kapsamında ev baskınlarıyla gözaltına alınanlar arasında bulunan Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Asena Günal, Hande Özhabeş, Meltem Aslan Çelikkan, Prof. Dr. Betül Tanbay, Bora Sarı, Yusuf Cıvır, Ayşegül Güzel, Yiğit Emekçi, Hakan Altınay, Çiğdem Mater ve Filiz Telek ise adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı.[12] Aynı gün ABD Büyükelçiliği’nden gözaltına alınan akademisyenlerle ilgili ”Türkiye ifade özgürlüğü dernek kurma ve toplantı özgürlüğüne saygı duymalı” açıklaması geldi.[13]
18 Kasım’da, Anadolu Kültür’e yönelik gerçekleştirilen operasyonun ardından gözaltına alınan 13 kişi serbest bırakıldı. Gözaltına alınanlar arasında bulunan Yiğit Aksakoğlu ise tutuklandı.
Tüm bu gelişmelerin hemen ardından AKP-MHP’nin Cumhur İttifakı’nın, yerel seçimler çerçevesinde tekrar kurulduğu duyuruldu. Bu gelişme, bir yandan son dönemlerdeki Türkiye – Batı ilişkilerinde yakınlaşma eğiliminden sonra kritik konularda Batı ile anlaşma sağlanamadığı ve geçen aylarda “çatırdamaya başladığını” gözlediğimiz İslamcı Milliyetçiler ile Ulusalcı Milliyetçilerin “Türkiye’nin bekası” için kurdukları ittifakın tekrar restorasyona yöneldiği görüşünü gündeme getirdi. Öte yandan söz konusu yerel seçim ittifakının her iki parti için de bir zorunluktan kaynaklandığı, bunun Batı ile yakınlaşma eğiliminden vazgeçildiği anlamına gelmediği de başka bir görüş açısını teşkil ediyor. Zira ekonomik kriz varken Türkiye’nin Batı’dan başka bir çaresi olmadığı gerçeği varlığını sürdürüyor.
Seçim ittifakları tartışmalarının önümüzdeki günlerden itibaren giderek daha da yoğunlaşacağı görünüyor. Toplumsal muhalefet açısından bu konudaki en önemli nokta, HDP’nin yerel seçim stratejisinin ne yönde gelişeceği. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Ergoğan yerel seçimlerde kayyum atanan belediyelerde HDP’nin yeniden seçimi kazanması durumunda yeniden kayyum atanacağını belirterek aslında Kürt siyaseti için yerel seçimlerde ciddi bir hedef tarif etmişti. Kürtlerin bütün enerjilerini öncelikle kayyum atanan il ve ilçelere yoğunlaştırması gerektiği ortadadır. HDP’nin iktidarın ve muhalefetin (yüksek siyasetin) direkt siyasal çıkarlara dayalı ittifak politikalarına alternatif bir çizgi geliştirmesi gerektiği apaçık ortada. Bu iki noktayı birleştirerek HDP’nin örneğin Kürt illerinde DBP’yi öne çıkaran ve batı illerinde de “özgürlükçü, demokrat” adayları destekleme şeklinde bir politika geliştirebilmesi beklenir. Bu hem Kürt kimliğinin tekrar güçlendirilmesi hem de kayyum operasyonlarına karşı bir irade beyanı olarak güçlü bir tavrı temsil edebilir. Öte yandan bu tür bir adım Kürt siyaseti için yüksek siyaset çerçevesinden uzaklaşarak tabana dönük bir yeniden inşa hamlesinin vesilesi olabilir. Kirli, rantçı ittifak politikalarına alternatif bir siyasetin önünü açabilir.
HDP bu veya benzeri bir taktikle ciddi bir dönüşümün ilk adımlarını atabilir mi? Son birkaç yıldaki eğilimlere bakılırsa bunun pek mümkün görünmediğini söyleyebiliriz.
Önerilen Yazılar
Fehim Taştekin: Tampon Düşüren Tampon
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/11/23/tampon-dusuren-tampon/
Sedat Ergin: Suriye Sınırında ABD ile Komşu Olmak
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/suriye-sinirinda-abd-ile-komsu-olmak-41033412
Robert Fisk: İdlib’de Kaşıkçı Pazarlığı
https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/11/23/fisk-idlibde-kasikci-pazarligi-yapiliyor/
Dipnotlar
[1] http://t24.com.tr/haber/kulis-cumhur-ittifakinin-dagilma-nedeni-james-jeffrey-gorusmesi-mi,747417
[3] https://www.evrensel.net/haber/365965/suriye-turkiyeden-kaynakli-idlibde-siyasi-surec-durdu
[5] http://www.hurriyet.com.tr/dunya/avrupa-sayistayindan-turkiyeye-multeci-yardimi-elestirisi-41018496
[6] https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/11/20/aihm-demirtas-kararini-11-00de-aciklayacak/
[7] https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2018/11/20/erdogan-aihmin-demirtas-karari-bizi-baglamaz/
[8] https://www.artigercek.com/haberler/avrupa-konseyi-nden-demirtas-aciklamasi-aihm-karari-baglayici
[9] https://www.artigercek.com/haberler/abd-suriye-nin-kuzeyinde-gozlem-noktalari-kuracak
[10] https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/11/22/rusyadan-idlib-uyarisi-anlasma-uygulanamiyor/
[11] https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/11-ilde-alaattin-cakici-operasyonu-24-gozalti-2741430/
[12] https://www.evrensel.net/haber/366085/anadolu-kultur-operasyonu-yigit-aksakoglu-tutuklandi
[13] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1143616/ABD_Buyukelciligi_nden_gozaltina_alinan_akademisyenlerle_ilgili_aciklama.html