Bu yazı aşağıdaki haber akışı esas alınarak hazırlanmıştır:
http://art-izan.org/haber-akisi/2-mart-15-mart-2019-haber-akisi
2-15 Mart 2019 Gündem Değerlendirmesi
İç politika
İktidarın giderek daha fazla “beka” söylemine yer vermesi ve Millet İttifakı’nı “Zillet İttifakı” olarak niteleyip CHP-İYİ Parti ve Saadet Partisi’ni HDP’yle, hatta PKK’yla örtük bir ittifak içinde olmakla suçlaması, ekonomik krizden ötürü AKP’yi cezalandırmak için sandığa gitmeme eğilimde olan AKP’li seçmenlerin Cumhur İttifakı etrafında kenetlenmesini sağlama amacını güdüyordu. Buna karşın, kamuoyu araştırma şirketleri yöneticileri “beka” söyleminin halk tabanında karşılık bulmadığını belirttiler.[i] Son dönemde Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda 8 Mart gece yürüyüşündeki kadınları ezanı protesto etmekle suçlaması, İslam dünyasında Yeni Zelanda’daki cami katliamının hesabını soran lider konumuna soyunması, kısacası İslami değerlerin tahdit altında olduğu söylemine başvurması sandığa gitmeyi düşünmeyen bir kısım AKP’li seçmeni AKP’ye oy vermeye ikna etmiş olabilir.
Muhalefet bu değerlendirme döneminde de rejimi ve ekonomik krizin rejimle iç içe geçen niteliğini tartışma konusu yapmaktan kaçındı. “Hizmet belediyeciliğine” odaklandı ve rejimin sınırları içinde daha fazla belediye kazanma politikasını sürdürdü. Bunun çarpıcı bir örneği, 8 Mart gece yürüyüşünün kriminalize edilmesine karşı güçlü bir itiraz yükseltmemesi oldu. Dolayısıyla “siyaset boşluk kaldırmayacağına” göre, muhalefetin demokrasi ve ekonomik kriz konularında bıraktığı boşluk, Cumhur İttifakı seçimlerde başarılı olamazsa “İslami değerlerin” tehdit altına gireceği algısıyla dolduruldu.
8 Mart gece yürüyüşünün ezan ve İslam karşıtı olarak gösterilmesinin ardından Türk-İslamcı bir grup Beyoğlu’nda yürüyüş yaptı.[ii] Aynı grup daha sonra Tarlabaşı’ndaki HDP İl Binası’na yönelmeye çalıştı.[iii] Ardından İçişleri Bakanı Soylu, “Kahramanmaraş olayının nasıl çıktığını biliyor musunuz?” diyerek seçim öncesinde, yani “şimdilik” Türkiye toplumunun fay hatları üzerinde tepinmek gibi bir planları olmadığını dile getirmiş oldu.[iv] Türk-İslamcı grubun “protestosu”, daha ziyade “biz buradayız, ayağınızı denk alın” mesajı içeren bir gözdağıyla sınırlı kaldı.
Bir başka dikkat çekici gelişme, iktidarın anketlerde önde olduğu görülen Ankara belediye başkanı adayı Mansur Yavaş hakkındaki suçlamaları ve Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Soylu’nun Meral Akşener’i tehdit etmesiydi. Mansur Yavaş hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçundan dava açıldı.[v] Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Meral Akşener’i “hapse girmekle” ve “adımlarına dikkat etmekle” tehdit ettiler.[vi]
24 Haziran seçimlerinde bu denli üzerine gidilmeyen Akşener’in rejim tarafından sert şekilde uyarılması birkaç nedene dayanıyor. Akşener’in Millet İttifakı içinde yer alması “beka” söyleminin inandırıcılığını azaltıyor. İYİ Parti Ege bölgesinde Balıkesir ve Manisa gibi yerlerde güçlü bir rakip durumunda. Fakat belki de asıl önemlisi, rejimin restorasyonu söz konusu olursa Meral Akşener ve İYİ Parti’nin merkez sağın yıpranmamış yeni yüzü olarak sahneye çıkması olasılığı.
Gezi iddianamesi
Aralarında Osman Kavala, Can Dündar, Mücella Yapıcı, Mehmet Ali Alabora’nın da olduğu 16 kişi hakında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis isteyen “Gezi İddianamesi” kabul edildi.[vii] Söz konusu kişilerin 2011’den itibaren Gezi olaylarını yönlendirmeye çalıştığı suçlamasına yer verilen iddianamenin yargı alanında yeni ve korkutucu bir aşamayı temsil ettiği söylenebilir. Uzmanlar, iddianamenin “gerçeküstü” kurgulara dayandığını ileri sürüyor. Örneğin, OTPOR adlı bir örgütün Gezi olaylarını organize edenlere sivil direniş eğitimi verdiği iddia ediliyor. Bunun için Mehmet Ali Alabora ile örgütün kurucusu İvan Maroviç’in aynı tarihlerde Mısır’da olmaları yeterli bir kanıt sayılıyor. Aynı dönemde Osman Kavala’nın Belçika, Almanya ve ABD’ye gitmesi ise “kalkışmanın” bir başka ayağını organize etme suçlamasına kanıt gösteriliyor.[viii]
8 Mart gece yürüyüşünü kriminalize etme çabası
17. 8 Mart gece yürüyüşü geçen yıllardan farklı olarak sert polis müdahalesine maruz kaldı. Kadınlar polis tarafından dar bir alana sıkıştırıldı, dağılmaları için gaz ve plastik mermi kullanıldı.[ix] Üstelik, yukarıda söz ettiğimiz gibi, polislerin protesto edilmesi “ezanın protesto edilmesi” olarak yansıtıldı ve kadın hareketi kriminalize edilmeye çalışıldı. Rejim kaynaklı bu çabanın iki nedeni olduğu söylenebilir: İlki, seçimlerde elden kaymakta olan seçmen tabanını konsolide etmek. İkincisi ise iktidarın, kadınların (ihtiyaç nafakası, erkek şiddetine karşı yasal önlemler, boşanmanın zorlaştırılması gibi) kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaya dönük daha orta vadeli gündemi. “Ailenin korunması” başlığı altındaki bu gündemin ortaya çıkmasında özellikle 15 Temmuz’dan sonra Fethullah Gülen cemaatinden boşalan alanlara doldurulan tarikatların etkili olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla bu gündemin karşısında yer alacak bir muhalefet odağı olarak kadın hareketinin şimdiden “kullanışlı” şekilde kriminalize edilmesinin hedeflendiği makul bir açıklama olarak duruyor.[x]
HDP’ye dönük baskılar ve bölgede sandıkların taşınması/birleştirilmesi
Seçimler öncesinde HDP’ye dönük gözaltılar ve seçmenlere yönelik tehditler sürdü. Diğer yandan, Leyla Güven’in başlattığı, ardından çeşitli katılımlarla genişleyen açlık grevini hedef alan baskılar yaşandı. Örneğin, 7-8 Mart’ta Cizre ve Ankara’da çok sayıda DBP ve HDP’li gözaltına alındı. Viranşehir ve Ahlat’da gözaltılar ve tutuklamalar gerçekleşti. Mardin Mazıdağ ilçesi Evciler köyü karakol komutanının “31 Mart’ta AKP’ye oy çıkmaması halinde köyü yakarım” tehdidinde bulunduğu ileri sürüldü. HDP Diyarbakır il örgütüne baskın düzenlendi ve açlık grevine katılanlar gözaltına alındılar.[xi]
Diğer yandan, YSK güvenlik gerekçesiyle 31 Mart yerel seçimlerinde Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak, Van ve Dersim’deki çok sayıdaki sandığın taşınmasına karar verdi. Kurul, Doğu ve Güneydoğu’daki bazı iller için de sandık birleştirme kararına vardı.[xii]
Barış İçin Akademisyenlere Hapis Cezası
Daha önce “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) seçeneğini reddeden ve davası İstinaf Mahkemesi’e götürülen Prof. Dr. Zübeyde Füsun Üstel’in 1 yıl 3 aylık mahkumiyet kararını onadı.[xiii] İçlerinde HAGB’yi reddedenler de olmak üzere 25 kadar BAK akademisyeninin hapse girebileceği öne sürülüyor.
Dış politika
İdlip meselesi
Burada ele aldığımız 15 günlük dönemde İdlip meselesi önemli bir gündem maddesiydi. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’yi 17 Eylül 2018’de varılan İdlip mutabakatındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle eleştirdi.[xiv] Mutabakata göre, Türkiye’nin İdlip’te güvenli bölge oluşturması, El Nusra gibi terörist grupları söz konusu bölgeden çıkarması ve ağır silahları teslim etmelerini sağlaması gerekiyordu. Türkiye söz konusu yükümlülüklerini bu süre zarfında yerine getirmemişi. Dış politika uzmanları tam bir cihatçı cennetine dönüşen İdlip’teki bu durum karşısında Rusya’nın sabrının tükenmekte olduğunu belirtiyordu.[xv] Sonunda İdlip önce Suriye, ardından Rusya tarafından havadan bombalandı. Rusya yaptığı açıklamada “Tahrir eş-Şam terörist grubunun Türkiye ile koordinasyon içinde vurulduğunu” belirtti.[xvi] Her ne kadar Türkiye ile koordinasyonda bahsedilse de Rusya’nın fiili durum yarattığı, Türkiye’nin de bunu kabullenmek zorunda kaldığı makul bir yorum gibi görünüyor. Öte yandan İdlip’in bombalanması kara harekatının kısa sürede başlayacağı anlamına gelmiyor. Rusya, NATO içinde çatlak yaratma politikası doğrultsunda hâlâ Türkiye ile ilişkilerini germek istemiyor.
AB ile İlişkiler
Bir başka önemli gelişme, Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısını onaylaması oldu. Karara kaynaklık eden “2018 Türkiye Raporu”nda askıya alınma çağrısı yapılırken şu gerekçeler öne çıkmıştı: OHAL’in fiilen devam etmesi; ifade ve toplanma özgürlü üzerindeki ağır kısıtlamalar; terör gerekçesiyle açılan davalarda mahkemelerin kesin kanıt olmadan karar vermesi; tutuklanan ve mahkum edilenlerin yakınları üzerinde de baskı kurulması; Avrupa ülkelerinde Diyanet İşleri’nin istihbarat örgütü gibi kullanılması; OHAL Komisyonu’nun insan hakları hukuku açısından işlevsel olmaması.[xvii] Bununla birlikte AP’nin kararının, AB yürütme organları açısından “tavsiye niteliğinde” olduğunu hatırlamak gerekiyor. Yürütme gücünü elinde tutan AB bürokrasisinin tutumu ise çok daha ilkesiz. Örneğin AB Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Türkiye’nin AB üyeliği süreciyle ilgili olarak “En ideal durum, Türkiye’nin bu projeyi daha fazla devam ettirmemesi konusunda anlaşmak” dedi. Fakat aynı yetkili Türkiye ile Gümrük Birliği’nin genişletilmesi müzakerelerinin yeniden başlatılması çağrısında bulundu. Zira Türkiye’nin “ekonomik sorunlar yaşaması ve bu nedenle istikrarsızlık faktörü” olması AB’nin çıkarına uygun olmayacaktı.[xviii]
Sonuç olarak AB yürütme organları, Türkiye’nin AB’den dışlanmış bir tür “tampon ülke” konumunu çoktan kabullenmiş durumda. Aksi halde, demokrasi ve insan haklarındaki geriye gidişin önüne geçmek için AP kararına paralel olarak Türkiye’ye ekonomik baskı uygulamaları gerekirdi. Aksine, Türkiye’deki ekonomik krizin AB açısından bir “istikrasızlık” unsuru olmaması için Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi talebini görüşmeye hazırlar.
ABD/NATO ile S-400’ler krizine doğru
Bir başka önemli gelişme ABD’den arka arkaya gelen ve Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzeleri alması halinde bazı yaptırımlara maruz kalabileceğini vurgulayan açıklamalar oldu. NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler (SACEUR) Yüksek Komutanı Orgeneral Micheal Scaparrotti, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemini alması durumunda F-35 teslimatının iptal edilmesini önereceğini belirtti. Ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino, Türkiye’nin S-400’leri alması halinde “Amerika Düşmanlarına Yaptırımla Mücadele Yasası (CAATSA)” kapsamında Türkiye’nin bazı yaptırımlara maruz kalabileceğini açıkladı.[xix] Recep Tayyip Erdoğan ise anlaşmanın tüm aşamalarının geride kaldığını ve S-400’ler konusunda geriye dönüş olmayacağını açıkladı.
Öncelikle S-400’lerin tıpkı Akkuyu nükleer santrali gibi Suriye politikaları çerçevesinde Rusya’ya verilen siyasi bir rüşvet olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Türkiye’nin Rusya’la işbirliği sayesinde Suriye’de kendine yer açma imkânına kavuştuğu dikkate alındığında anlaşmadan vazgeçmesi zor görünüyor. Diğer yandan, ABD ve NATO’nun uyarıları gayet açık bir askeri mantığa dayanıyor: S-400’lerin NATO sistemleriyle birlikte çalışmasına izin verilemez. Gelişmeleri izlemek gerekiyor. Fakat şunu söyleyebiliriz ki S-400’ler meselesinin kolay bir çözümü yok ve bir krize evrilmesi Türkiye ekonomisi üzerinde şiddetli sarsıntılar yaratabilir.
Brexit oylamaları
Büyük Britanya ile AB arasında koşulları bir türlü netleştirilemeyen Brexit sürecinde yeni gelişmeler yaşandı. İngiltere Başbakanı May 15 Ocak’ta parlamentoya AB’den ayrılma koşullarını düzenleyen bir anlaşma önerisi getirmiş, fakat öneri tarihsel bir oy farkıyla reddedilmişti. 12 Mart’ta May’in AB ile üzerinde mutabakata vardığı yeni anlaşma önerisi de 149 oy farkla reddedildi.[xx] Bu arada bir anlaşma olmadan AB’den çıkılmaması için Brexit’in uzatılmasına oy çokluğu ile karar verildi. Bu durumda, May’in AB ile görüşerek Brexit sürecinin başlamasının kısa süreliğine ertelenmesini talep etmesi bekleniyor.
Yeni Zelanda’da iki camide katliam
Yeni Zelanda’da faşist/ırkçı saldırganlar tarafından Christchurch kentindeki iki camiye cuma namazı sırasında silahlı saldırı düzenlendi. Saldırılarda 49 kişinin hayatını kaybettiği, 20’den fazla yaralı olduğu bilgileri ulaşıyor. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern saldırıya ilişkin, “Yeni Zelanda’nın en karanlık günü” dedi. Saldırganlar saldırı anlarını kaydettiler ve sosyal medyadan yayımladılar.[xxi]
Katliam görüntüleri 16 Mart’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Tekirdağ mitingi sırasından halka izlettirildi. Böylelikle bir ilk daha gerçekleşti ve bir katliamda insanların öldürülme anları siyasi rant uğruna kamuyla paylaşıldı.
Ekonomi
Türkiye ekonomisi resmen resesyona girdi
2018 son çeyrek ve 2018’in bütününe ilişkin büyüme verileri açıklandı. Buna göre ekonomi 2018 son çeyrekte % 3 daraldı, 2018’in tamanında ise % 2,6 büyüdü. İlginç ve önemli olan, TÜİK’in 2018’in önceki çeyreklerine ilişkin yaptığı revizyonların ortaya koyduğu durum oldu: Daha önce % +0,6 olarak açıklanan 2. çeyrek büyümesi % 0’a, % -1,1 olarak açıklanan 3. çeyrek büyümesi ise % -1,6’ya revize edildi. Bu veriler şunu gösteriyor: Demek ki ekonomi yazın rahip Brunson meselesinin tetiklediği döviz şokundan önce durgunluğa girmiş, seçim ekonomisi bile yıllardır ötelenen durgunluk eğilimini daha fazla ötelemeye yetmemişti. Türkiye 2 çeyrek üst üste daralarak “teknik” anlamda da resesyona girmiş oldu. [xxii]
Slumpflasyon
Eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Mahfi Eğilmez bunun “slumpflasyon” olduğunu ileri sürdü.[xxiii] “Slumpflasyon”, bir yandan yüksek enflasyon yaşanırken diğer yandan ülke ekonomisinin resesyona girmesi demek. Bu durumun ekonomi politikaları açısından yarattığı güçlük şu ki daralan bir ekonomiyi canlandırmak için alınması gereken devlet destekli genişlemeci önlemler zaten yüksek olan enflasyonu daha da yükseltme, böylelikle faizleri yükseltmek zorunda kalıp daralma döngüsünü yeniden başlatma riski içeriyor.
Siyasi bir değişken olarak işsizlik
Resesyon, işsizliği korkutucu boyutlara yükseltti. Açıklanan Aralık ayı işsizlik oranı % 13,5’a yükseldi. Böylelikle işsizlik 2017 Aralık ayına göre 1 milyon 11 bin kişi artarak 4 milyon 302 bin kişiye çıktı. Tarım dışı (kentlerde yaşanan) işsizlik %15,6’e; gençler arasında işsizlik ise % 24,5 gibi çok yüksek bir orana çıktı. Bu oranların, savaş dönemleri gibi olağanüstü dönemler dışında Cumhuriyet tarihinde rekor olduğu söyleniyor. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, 2018’in son üç ayında aktif sigortalı sayısında 440 bin azalma olduğuna dikkat çekti. Sadece işgücüne yeni katılanlar iş bulamamakla kalmıyor, çalışmakta olan çok sayıda insan da işlerini kaybediyor.[xxiv]
İşsizliğin artık son derece ciddi politik sonuçlara yol açabilecek bir düzeye geldiğine dikkat çekmek gerekiyor.
Kumanda ekonomisini andıran müdahaleler
Seçimlerin hemen öncesinde toplumsal memnuniyetsizliği sınırlandırmak ve döviz kurunu suni şekilde baskılamak için devlet kurumları açık müdahalelerde bulundu. Rekabet Kurumu “haksız rekabet” gerekçesiyle 23 zincir market hakkında soruşturma başlattı. Diğer yandan, ekonomi yönetiminin bankaları enflasyonun altında mevduat faizi vermeye zorlaması, tasarruf sahiplerinin yatırım fonlarına yönelmesine yol açmıştı. Şimdi de bütün yatırım fonlarının en az % 50 oranında mevduattan oluşması zorunluluğu getirildi. Nihayetinde kredi faizlerini düşürüp ekonomiyi canlandırmayı hedefleyen bu önlemlerin ters teperek tasarruf sahiplerini dövize yönelteceği ve kur artışına yol açacağı öne sürülüyor.[xxv]
Seçimlerden sonra ekonomide yol ayrımı mı?
Öncelikle yaklaşıyor gibi görünen ABD ile yaşanabilecek S-400 krizinin ekonomi üzerindeki etkisini dikkate almak gerekiyor.
Bunun ötesinde rejim seçimlerden sonra nasıl bir ekonomi politikası takip edebilir? Tahminler iki seçeneğe işaret ediyor. İktidar, krizin derinleşmesinin önüne geçmek için IMF’li veya IMF’siz bir “kemer sıkma politikası” uygulayabilir. Fakat bu seçenek, rant kapasitesinin daralması, işsizliğin iyice artması, sosyal yardımlarda kesintiler ve yeni vergiler gibi iktidarın desteğinin altını oyma riski içeriyor.[xxvi] Diğer bir seçenek, zincirleme iflasların önüne geçmek ve aynı anda toplumsal desteği korumak için devlet destekli bir parasal genişleme olabilir. Talep düşüklüğü dikkate alındığında bunun ne ölçüde ise yarayacağı tartışmalı. Seçimlerden sonra oluşacak tabloyu yakından izlemek gerekiyor.
[i] ANAR Genel Müdürü: Beka vurgusu başka koz kalmamasından, vatandaşta karşılığı yok. https://t24.com.tr/haber/anar-muduru-beka-vurgusu-baska-koz-kalmamasindan-vatandasta-karsiligi-yok,810886 Ayrıca bkz. SODEV Raporu: AKP’li seçmenin cezalandırma yöntemi: Sandığa gitmeme. https://www.evrensel.net/haber/375253/sodev-raporu-akpli-secmenin-cezalandirma-yontemi-sandiga-gitmeme
[ii] Erdoğan’ın sözlerinin ardından cübbeli ve sarıklı bir güruh “ezana uzana eller kırılsın” diyerek Beyoğu’nda yürüdü. https://www.evrensel.net/haber/375355/erdogan-konustu-taksimde-ezana-uzanan-eller-kirilsin-diye-yurundu
[iii] Taksim provokasyonunda gericiler HDP İl Binasına yürümeye çalıştı. https://www.gazetefersude.com/taksim-provokasyonunda-gericiler-hdp-il-binasina-yurumeye-calisti-47796/
[iv] https://www.birgun.net/haber-detay/soyludan-8-mart-yorumu-kahramanmaras-olayinin-nasil-ciktigini-biliyor-musunuz.html?amp&__twitter_impression=true
[v] CHP’li Mansur ağır cezalık oldu. https://www.sabah.com.tr/gundem/2019/03/11/chpli-mansur-agir-cezalik-oldu
[vi] Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Akşener’e hapis tehdidi. https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/cumhurbaskani-erdogandan-aksenere-hapis-tehdidi-3846030/; Soylu’dan Akşener’e: Attığın adıma, söylediğin söze dikkat et. https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2019/03/14/soyludan-aksenere-attigin-adima-soyledigin-soze-dikkat-et/
[vii] https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2019/03/04/kavala-ve-gezi-iddianamesi-kabul-edildi/
[viii] Söz konusu iddialar için bkz. Savcıdan OTPOR iddiası.http://www.hurriyet.com.tr/gundem/savcidan-otpor-iddiasi-41126873 İddianameyi ceza hukuku mantığı açısından değerlendiren bir yazı için bkz. Orhan Gazi Ertekin, “Bu bir iddianame midir?” https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2019/03/07/bu-bir-iddianame-midir/
[ix] Kadınlar, polis ablukasına rağmen Gece Yürüyüşü için Taksim’e çıktı. https://www.evrensel.net/haber/375261/kadinlar-polis-ablukasina-ragmen-gece-yuruyusu-icin-taksime-cikti.Kadınların ezanın protesto edildiği iddasına yönelik açıklaması için bkz. 8 Mart Gece Yürüyüşü çağrıcılarından ‘ezan’ yanıtı: Çarpıtma. https://www.evrensel.net/haber/375357/8-mart-gece-yuruyusu-cagricilarindan-ezan-yaniti-carpitma
[x] Bu konuyla ilgili ayrıntılı bir yazı için bkz. Esra Aşan, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü Üzerine. http://art-izan.org/guncel/8-mart-feminist-gece-yuruyusu-uzerine
[xi] Cizre ve Ankara’da çok sayıda gözaltı. https://anfturkce.com/kurdistan/cizre-de-9-kisi-goezaltina-alindi-121577 Viranşehir ve Ahlat’ta 4 tutuklama, 6 gözaltı https://anfturkce.com/kurdistan/viransehir-ve-ahlat-ta-4-tutuklama-6-goezalti-121553 Komutandan köye tehdit iddiası: AK Parti’ye oy çıkmazsa köyü yakarım. https://www.artigercek.com/haberler/komutandan-koye-tehdit-iddiasi-akp-ye-oy-cikmazsa-koyu-yakarim HDP Diyarbakır il örgütünde açlık grevindeki 5 HDP’li gözaltına alındı. https://www.evrensel.net/haber/374877/hdp-diyarbakir-il-orgutunde-aclik-grevindeki-5-hdpli-gozaltina-alindi
[xii] Dersim’de bir mahalle dışında bütün sandıklar taşınacak! https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2019/03/07/dersimde-bir-mahalle-disinda-butun-sandiklar-tasinacak/
[xiii]İstinaftan İlk Onay: Prof. Dr. Füsun Üstel’e 1 Yıl Üç Ay Hapis. https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/206030-istinaftan-ilk-onay-prof-dr-fusun-ustel-e-1-yil-uc-ay-hapis
[xiv] Rusya’dan İdlib açıklaması: Türkiye mutabakatı tamamen uygulamadı. https://www.evrensel.net/haber/374865/rusyadan-idlib-aciklamasi-turkiye-mutabakati-tamamen-uygulamadi
[xv] FT: Putin her gün İdlib’i düşünüyor, sabrı tükeniyor. https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/03/06/ft-putin-her-gun-idlibi-dusunuyor-sabri-tukeniyor/
[xvi] Rusya-TSK devriyesinden bir gün sonra İdlib havadan vuruldu. https://www.evrensel.net/haber/375315/rusya-tsk-devriyesinden-bir-gun-sonra-idlib-havadan-vurulduRusya, Türkiye’yle koordinasyon içinde İdlib’de terörist hedefleri vurdu. https://tr.sputniknews.com/amp/rusya/201903131038185428-rusya-turkiye-koordinasyon-idlib-terorist-hedefleri-vurdu/?__twitter_impression=true. İdlip’le ilgili gelişmeleri iyi analiz eden bir yazı için bkz. Musa Özuğurlu, “İdlib’teki hamleleri anlamak” https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/03/15/idlibteki-hamleleri-anlamak/
[xvii] AP, Türkiye raporunu kabul etti.https://www.evrensel.net/haber/375579/ap-turkiye-raporunu-kabul-etti-2
[xviii] AB: Türkiye üyelik projesini devam ettirmesin. https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/03/15/ab-turkiye-uyelik-projesini-devam-ettirmesin/
[xix] NATO yüksek komutanından ABD senatosuna: F-35’ler Türkiye’ye verilmesin. http://www.diken.com.tr/nato-yuksek-komutanindan-abd-senatosuna-f-35ler-turkiyeye-verilmesin/ ABD Dışişleri: Türkiye ‘ABD düşmanlarına karşı yaptırımlar’a maruz kalabilir. http://www.diken.com.tr/abd-disisleri-turkiye-abd-dusmanlarina-karsi-yaptirimlara-maruz-kalabilir/
[xx] İngiltere’de kritik Brexit oylaması: Bugün neden önemli? https://t24.com.tr/haber/ingiltere-de-kritik-brexit-oylamasi-bugun-neden-onemli,811873 Brexit | İngiltere Parlamentosu, “anlaşmasız ayrılığı” kabul etmedi. https://www.evrensel.net/haber/375462/brexit-ingiltere-parlamentosu-anlasmasiz-ayriligi-kabul-etmedi
[xxi] https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/03/15/yeni-zelandada-iki-camiye-silahli-saldiri/
[xxii] Türkiye ekonomisi 2018’de % 2.6 büyüdü. https://www.bloomberght.com/turkiye-ekonomisi-2018-de-26-buyudu-2202988. 2. çeyrekte başlayan durgunluğa ilişkin açıklayıcı bir değerlendirme için bkz. Seyfettin Gürsel, “2018’in ikinci yarısında tökezleyen ekonomi ve büyümenin geleceği”. https://t24.com.tr/yazarlar/seyfettin-gursel/2018-in-ikinci-yarisinda-tokezleyen-ekonomi-ve-buyumenin-gelecegi,21922
[xxiii] Mahfi Eğilmez: Türkiye, slumpflasyona girdi. https://t24.com.tr/haber/mahfi-egilmez-turkiye-slumpflasyona-girdi,811714
[xxiv] Erdoğdu: 2018’in son 3 ayında 580 bin sigortalı işçi işsiz kaldı. https://www.evrensel.net/haber/375325/erdogdu-2018in-son-3-ayinda-580-bin-sigortali-isci-issiz-kaldi
[xxv] Rekabet Kurumu’ndan 23 zincir markete soruşturma. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1277205/Rekabet_Kurumu_ndan_23_zincir_markete_sorusturma.html. Uğur Gürses, “TL’den Dövize İten “İç Güçler”. https://amp.dw.com/tr/analiz-tlden-d%C3%B6vize-iten-i%C3%A7-g%C3%BC%C3%A7ler/a-47889004?__twitter_impression=true
[xxvi] Doç. Dr. Ümit Akçay: Seçimden sonra mevcut iktidar için bir yol ayrımı geliyor. https://ilerihaber.org/icerik/doc-dr-umit-akcay-secimden-sonra-mevcut-iktidar-icin-bir-yol-ayrimi-geliyor-94442.html