Bu çalışma, Artizan web sitesinde derlenen şu haber ve yorum akışından hareketle hazırlanmıştır: http://art-izan.org/haber-akisi/28-agustos-14-eylul-haber-akisi
EKONOMİ GÜNDEMİ
Ekonomi başlığı altında alt başlık olarak değerlendirilebilecek şu konuların öne çıktığı görülmektedir: “Dolarizasyon”a karşı önlemler ve Merkez Bankası’nın 13 Eylül’deki faiz kararı.
Tarih sırasına göre temel gelişmeleri özetleyecek olursak:
28 Ağustos 2018
ABD’de yayımlanan The Wall Street Journal gazetesi, Alman yetkililere dayandırarak yazdığı haberde, Berlin hükümetinin, tam anlamıyla patlak veren bir ekonomik krizin bütün Avrupa’ya yayılabileceği endişesiyle Türkiye’ye acil maddi yardım sağlamayı düşündüğünü yazdı. Haberde Avrupa, kemer sıkmayı da kapsayan bazı koşullar öne sürerken Erdoğan’ın bunu kabul etmeyeceği belirtilip Maliye Bakanlığı sözcüsünün kurtarma görüşmesini reddettiği de yer aldı. Reuters haberi doğrulamadı.
Gayrimenkulde peşinat ve fiyat indirimi ile faiz desteği sunan ve 100 bin konutu kapsayan kampanya başlatıldı. Kampanya ile 10 milyar TL üzeri satış bekleniyor.
2017’de tonu 750 Avro olan kağıt fiyatı 900 Avro’ya yükseldi. Dövizdeki son artışlarla birlikte yayıncıların maliyeti yüzde 60 oranında arttı. Metin Celal’in yazısı için Bkz: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1067008/Yayincilikta_kirmizi_alarm.html
29 Ağustos 2018
Türk Telekom ödenmeyen 4.75 milyar TL kredi nedeniyle üç bankaya (Akbank, Garanti, İş Bankası’nın kuracağı bir girişim şirketine) devredilecek. Türk Telekom’un batış öyküsü için Bkz.: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1067912/Turk_Telekom_adim_adim_batisa_nasil_suruklendi_.html
31 Ağustos 2018
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bankalardaki TL mevduatından alınan vergi düşürülürken, döviz mevduatından alınan vergi artırıldı.
1 Eylül 2018
Elektrik ve doğalgaza %9 ile 14 arasında değişen oranlarda zam geldi. Elektrikte son 8 ayda yapılan zam % 38’i aştı.
Halkbank 3.72 TL’den dolar sattı. Halkbank hatanın 3. Parti Yazılım’dan kaynaklandığını ve bankayı veya müşterileri zarara uğratacak herhangi bir işlem yapılmadığını beyan etti.
Geçen yılın ağustos ayına göre ithalatın % 22.4, ihracatın ise yüzde 6.5 azaldığı açıklandı. Bu durum durgunluğun başlamasına işaret olarak yorumlandı.
Hotiç mağazaları da konkordato ilan etti.
2 Eylül 2018
Düşük kurdan döviz satışıyla ilgili olarak Halkbank’tan açıklama geldi: 4.6 milyon dolarlık döviz alımı yapıldı. Müşterilerin hesaplarına bloke konuldu. Öte yandan bankanın çalışanlarına “hafta sonu internet sitesinden döviz işlemi yapmamaları” yönünde e-posta gittiği haberleri yayıldı.
3 Eylül 2018
Ağustos ayı enflasyon oranı (TÜFE) yüzde 17.9 olarak açıklandı.
4 Eylül 2018
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘Türk parasının kıymetini koruma hakkında tebliğe göre yurt dışına müteahhit firmalarca yapılacak ihracatın bedelinin 365 gün, konsinye yoluyla yapılacak ihracatta bedelin 180 gün, yurt dışına geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek süre içinde yurda getirilmemesi veya bu süreler içerisinde satılması halinde bedelinin 90 gün, kredili veya kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat bedelinin 90 gün içinde yurda getirilerek bankalara satılması zorunlu olacak.
6 Eylül 2018
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ihracatçıların düzenlemeye ilişkin taleplerinin tebliğlerle karşılanabileceğini söyledi.
10 Eylül 2018
Halkbank’ın ardından kamu bankası Vakıf Katılım’da da düşük kur skandalı yaşandı. Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’dan denetim çağrısı geldi.
Çeşitli AVM’lerde dözvizli kiralara karşı çıkan bazı mağazalar protesto olarak iki saat geç kepenk açtı.
Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte özel tüketimin katkısıyla yüzde 5.2 büyüdü. Son iki çeyrekte daralma bekleniyor. Kişi başına gelir TL bazında 20 TL, dolar bazında 5 dolar arttı.
12 Eylül 2018
200 milyar dolarla Türkiye’nin en büyük şirketi konumundaki Varlık Fonu A.Ş.’nin başına Cumhurbaşkanı Erdoğan geçti. Başkan vekilliğine ise Berat Albayrak atandı.
TÜSİD, Merkez Bankası’ndan beklediği faiz artışı oranını % 5 olarak açıkladı.
13 Eylül 2018
Merkez Bankası faizleri yüzde 17.74’den 24’e çıkardı. Bu adımın ardından 6 TL seviyesine inen dolar kısa sürede 6.2’ye yükseldi.
Gayrı Menkul alım satım ve kiralamalarının TL ile yapılmasına karar verildi: Dövizli sözleşmelerle ilgili önemli karar, 13 Eylül’de, 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu değişiklik ile “Bakanlık tarafından belirtilen haller dışında” belirli sözleşmeler açısından sözleşme bedellerinin ve bu sözleşmelerden doğan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı hükme alınmış, Değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilen sözleşmeler için 30 günlük uyum süresi belirlenmiştir.
Aynı gün Erdoğan Merkez’in faiz artışı kararını eleştirdi. Bu koşullar altında henüz başlanmamış projelerin erteleneceğini söyledi.
***
Hükümet ekonomi alanında son dönemde üç önemli karar aldı. Bu kararlar ve gelen tepkileri şu şekilde değerlendirebiliriz:
4 Eylül’de deki “ihracat bedelinin 90 gün içinde yurda getirilerek bankalara satılması zorunlu olacak” kararına ihracat yaparken ithal girdi kullanan, dolayısıyla dövizle satın alım yapan firmalar ciddi bir şekilde karşı çıktı.[i] Kararın duyurulmasının hemen ardından bankalar ile hem ithalat hem ihracat yapan şirketlerin ikili anlaşmalar yoluyla arbitraj zararı oluşmadan döviz alım satım süreçlerini uyguladıkları duyulmaya başlandı. 6 Eylül’de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ihracatçıların düzenlemeye ilişkin taleplerinin tebliğlerle karşılanabileceğini söyledi.[ii] Bu konuda yeni bir düzenlemeye gidilecek gibi görünüyor.
Bir diğer karar da dövizli sözleşmelerin yasaklanması yönündeydi. Bu kararda da ciddi belirsizlikler vardı. “Bakanlıkça belirtilen hallerin” neler olabileceği, sözleşmelerin nasıl denetleneceği, cezai yaptırımın ne olacağı belli değildi. Kararın olduğu gibi uygulanmasının, başta leasing ve araç kiralama firmaları olmak üzere birçok şirket açısından büyük zorluklar (hatta iflaslar) doğuracağı kesin. Nitekim gelen tepkiler üzerine ve kapsamındaki belirsizlikler nedeniyle bu karar da tartışmalı hale geldi ve bakanlıktan “esneme” açıklamaları yapıldı.[iii]
Her iki kararın da pratik uygulanabilirlik, denetlenebilirlik ve cezai yaptırımlar açısından belirsizlik içermesi nedeniyle detaylı düşünülmeden ve muhtemelen “dolarizasyonu nasıl önleriz” güdüsüyle alelacele alınmış kararlar olduğu ve ileriki günlerde revize edileceği tahmin edilebilir.
***
13 Eylül’deki faiz artırımı ve beraberindeki açıklamalar, ekonomik krizin şimdilik, sert bir faiz artışı ve bunun sonrasında da yurtdışından döviz girişi sağlanarak borçların IMF programı olmaksızın “döndürülmeye” çalışılmasıyla yönetilmesinin denendiğini göstermektedir:
13 Eylül’de Merkez Bankası, %6,5 faiz artırımı kararı aldı. Bu karar ilk etapta piyasalar tarafından “olumlu” karşılandı.[iv] Kararın ardından dolar kuru yaklaşık 6 seviyesine kadar geriledi. Ancak birkaç gün içinde karar öncesi seviye olan 6.4-6.5 seviyelerine tekrar yükseldi. Zira daha önce de belirttiğimiz gibi “sermaye çevrelerin güven duyacağı kadroların uygulayacağı sıkı maliye politikası” olmaksızın mevcut borçların “döndürülebilmesine” yetecek ölçüde yabancı sermaye girişinin sağlanması mümkün görünmüyor.
Merkez Bankası’nın faiz artırımından (bize göre) daha önemli gelişme ise aynı gün ve ertesi günlerde Cumhurbaşkanı tarafından yapılan son konuşmaların içeriğinde saklı. Öncelikle, son gelişmelerin “en önemli belirleyicisinin, dünyadaki ekonomik eğilimlerin değişmesi olduğunu…, küresel düzeyde finans ve üretim alanındaki yatırımlarda dolaşan paraların bir süredir belirli merkezlerde toplanmaya başladığını” ifade ederek Erdoğan krizin yapısal boyutunu ilk defa kabul etti ve alınan kararların (başta faiz artışı olmak üzere) zorunluluk olduğu mesajını verdi.[v] Erdoğan’ın “israf ekonomisi değil, üretim ve verim ekonomisine geçiyoruz” ve “ihalesi yapılmış daha henüz doğru dürüst başlanmamış projeleri oturup konuşup onlara başlamayacağız. Onları şu anda bir kenara koyuyoruz. Zira şu andaki durum bunu gerektiriyor. Bunlar da yatırımların neviine göre yeniden ele alınacak”[vi] sözleri ise krizin itirafının ve belli “fedaların” ve tercihlerin göstergesi niteliğinde.
***
DIŞ POLİTİKA GÜNDEMİ
Dış Politika başlığı altında değerlendirilebilecek temel konu olarak Suriye ve İdlib kapsamındaki gelişmeler öne çıktı.
Tarih sırasına göre temel gelişmeleri özetleyecek olursak:
29 Ağustos 2018
Suriye’de cihatçıların kontrolündeki İdlib’e, Şam ve müttefiklerinin operasyonu için hazırlıklar yoğunlaştı. Rus İzvestiya gazetesi, Suriye ordusunun İdlib operasyonuna İran ve Rusya’nın destek vereceğini öne sürdü. Gazete ayrıca, YPG’nin de harekata destek vermesi halinde Şam’la diyalog halinde örgüte kontrol ettiği bölgelerde “özerklik statüsü” verilmesinin gündemde olduğunu yazdı.
30 Ağustos 2018
İdlib’te hareketlilik devam ederken TSK, bölgedeki askerlerini korumak için yaklaşık 20 zırhlı araçtan oluşan takviye birlik gönderdi. Hatay’dan yola çıkan konvoyun İdlib’in güneyindeki Murak bölgesine gittiği öğrenildi.
BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Mistura, İdlib’de “kusursuz bir fırtınanın yaklaştığı” uyarısında bulunarak müzakereler için Türkiye, İran ve Rusya’ya zaman verilmesini istedi. İdlib’de 10 bin El Nusra ve El Kaide militanı olduğunu beliren Mistura (Hüsnü Mahalli’nin verdiği rakam 60 bin), Suriye ve Nusra’nın kimyasal silah kullanmasının engellenmesinin hayati önemde olduğunu vurguladı. Ceyda Karan’ın konu hakkındaki yorum yazsı için Bkz: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1069018/idlib_den_esen_firtina_bulutlari.html
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ile uzlaşma sağlanan Mınbiç konusunda ilerleyişin yavaş olduğunu söyledi. “Verdikleri sözler hatırlatılarak bir yol haritası yapıldı. Yavaş da olsa bir ilerleme oluyor. Muhataplarımıza, YPG’nin bölgeyi tamamen terk etmesi gerektiğini sürekli hatırlatıyoruz” dedi.
İdlib’te tansiyon yükselirken ABD ve Rusya Akdeniz’deki askeri varlığını artırıyor. Rusya bölgede dev bir tatbikata başlayacağını duyurdu. Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, “ABD ile müttefiklerinin İdlib’te olası bir sahte kimyasal saldırı bahane ederek 24 saat içerisinde füze güçlerini bu ülkeye saldırmaya hazır hale getirebileceğini” söyledi.
3 Eylül 2018
Suriye’de cihatçıların etkin olduğu İdlib’e yönelik Şam’ın yakın müttefikleri Rusya-İran cephesinden olası ordu operasyonuna destek mesajları devam ederken gözler 7 Eylül’de Rusya-İran-Türkiye’nin katılımıyla yapılacak Tahran zirvesine çevrildi.
4 Eylül 2018
Rusya ABD temsilcisi Ankara’dayken İdlib’i havadan vurdu.
5 Eylül 2018
İdlib Suriye tarafından karadan top atışına tutuldu. ABD ve Alman dışişleri bakanlarıyla görüşen Mevlüt Çavuşoğlu “Teröristler nereye gidecek? Türkiye’ye gelebilir, geldikleri ülkeye veya Avrupa’ya gidebilir. Biz Suriyelilerin dönmesini sağlamak için çalışırken ilave 2 milyon mültecinin nereye gideceği belli olmaz. Saldırılar önlenmeli” dedi.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, İdlib’de Moskova ve Ankara’nın amaçlarının tam örtüşmediğini söyledi.
Almanya dışişleri bakanı Mass Türkiye’yi ziyaret etti. Çavuşoğlu’yla aralarında sıcak geçen görüşmenin ardından Mass “Türkiye-Almanya arasındaki ilişkilerde yanlış anlamalar oldu, bu konuları ele aldık” dedi. “Türkiye Avrupa’ya doğru hızla mesafe alıyor” dedi. Görüşmelerde 3’ü çifte vatandaş 7 tutuklu Alman vatandaşının durumu da gündeme geldi.
6 Eylül 2018
Almanya Başbakanı Merkel Alman medyasına verdiği söyleşide Ankara ile yapılan “ısrarlı konuşmaların” bazı Alman vatandaşlarının serbest bırakılmasını sağladığını itiraf etti.
İdlib’deki siviller çatışma arasında kalmamak için Halep’e doğru yola çıktılar.
7 Eylül 2018
Astana sürecinin devamı niteliğinde İdlib sorununa ilişkin olarak Tahran’da Rus-İran arasında yapılan görüşme TV’den naklen yayınlandı. Anadolu ajansı canlı yayından Türkiye ve Rusya’nın habersiz olduğunu savundu. Görüşmeler esnasında Rusya ve İran İdlib’e dönük askeri operasyonda ısrarını sürdürürken, Türkiye ateşkes taleplerini kabul ettiremedi. Görüşmeler esnasında operasyon devam etti.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin katılımıyla Tahran’da düzenlenen zirve öncesinde yaptığı açıklamada, Şam yönetiminin İdlib’de kimyasal silah kullanmaya hazırlandığına dair birçok kanıt olduğunu savundu. Öte yandan ABD öncülüğündeki IŞID karşıtı uluslararası koalisyon güçleri Suriye’nin doğusunda tatbikata başladı. Konu hakkında Rus askeri yetkililer bilgilendirildi.
8 Eylül 2018
Rusya’nın İdlib’e ağır bombardımanı sürüyor.
İranlı Kürt aktivist Hüseyin Panahi idam edildi. Cezanın infazı bundan evvel iki kez ertelenmişti.
9 Eylül 2018
İdlib’den kaçış başladı. TSK’nın Kilis üzerinden sınıra sevkiyat yaptığı bildirildi. Olası göç dalgasına karşı önlem almaya hazırlanan Türkiye sınır ötesinde kamp kurmak için hazırlık başlattı.
10 Eylül 2018
ABD yönetimi Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Washington’daki ofisini kapatma kararı aldı. Geçen ay da Trump yönetimi Filistin’e yapılacak 200 milyon dolardan fazla yardımı kesmişti.
SDG Deyr ez Zor’da IŞİD’e karşı kapsamlı bir operasyon düzenledi.
Almanya’da iktidar ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD), Suriye’de rejimin kimyasal silah kullandığı gerekçesiyle yapılacak bir askeri operasyona hükümette ve parlamentoda buna izin vermeyeceğini duyurdu.
BM Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura’nın, Rusya, Türkiye ve İran’la temasla yeni bir arabuluculuk girişimi başlattığı öğrenildi. BM Suriye Savaşı Cenevre Sürecini canlandırmaya çalışıyor.
11 Eylül 2018
Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi, Doğu Ekonomik Forumu kapsamında bir araya gelerek ABD’nin yarattığı gümrük vergilerine karşı, ticaret hacmi, ekonomik işbirliği ve para birimi konularında ortak adımlar atmanın önemine dikkat çektiler.
Astana sürecinin garantörleri Rusya, Türkiye ve İran temsilcileri BM Suriye temsilcisi Mistura ile Cenevre’de bir araya geldi. Astana ve Cenevre süreçlerinde masaya gelen anayasa komitesinin oluşumunda ilerleme sağlandığı duyuruldu.
Lahey hükümetinin 2016 yılından bu yana para, malzeme ve eğitim desteği verdiği Suriye’deki muhalif güçlerin, savaş suçu da dahil olmak üzere çok sayıda insan hakları ihlaline imza attıkları ortaya çıktı.
12 Eylül 2018
Suriye ve Rusya’nın İdlib operasyonları devam ederken, Türkiye’nin bölgedeki muhalif gruplara silah ve cephane tedarikini artırdığı iddia edildi.
Suriye Gündemi
Rusya ve Suriye’nin İdlib operasyonu Türkiye’yi tamamen bölge politikasının dışında bırakacağı gibi ABD’nin de elinde sadece Kürtlerin kalmasına neden olacaktı. Bu nedenle İdlib’i bu kadar kolay teslim etmek istemiyorlar. Türkiye hem Suriye meselesinden dışlanmak istemiyor hem de sürekli işin içinde olup savaş sonrası Suriye’nin yenilenmesi sürecinden pay almak istiyor (Kaynaklar bu süreçte 300 milyar dolarlık bir Pazar oluşacağını öngörüyor). Bu nedenle Rusya ile masaya oturup çok zor bir işin altına giriverdi. Bölgedeki cihatçı grupları ikna edip silahsızlandırmak çok kolay gibi görünmüyor. Çünkü daha önceki örnekler cihatçılar açısından hiç de iç açıcı sonuçlanmadı. Örneğin Doğu Guta’da silahsızlanmanın ardından Suriye ve Rusya ellerini kollarını sallayarak bölgeyi ele geçirdiler. Cihatçılar silah bırakırsa zaten İdlib kolayca Rusya’nın ve Suriye’nin kucağına düşecek. Böylece Batı’nın insani dram bahanesiyle müdahale planı çökecek, eğer Türkiye bu grupları silahsızlandıramazsa günah benden gitti diyerek müdahale edebilecek bir ortam yaratabilecekler. Türkiye’de hem bu süreçte biraz zaman kazanmış olacak hem de başarısız olursa İdlib’deki Arapları Afrin’e taşıyarak asıl amaçlarından birini yani Akdenize uzanacak Kürt koridorunu tümüyle kesmiş olacak. Ancak Türkiye’nin bu süreçte Rusya ile bu denli yakın ilişkiler kurması ve anlaşmalar imzalaması ABD- İsrail- Sudi ittifakı (bu ittifaka son zamanlarda Fransa da aktif bir katılım gösteriyor) tarafından pek hoş karşılanmıyor.
Üçlü ittifak’ın Kürt meselesi konusundaki planları Türkiye tarafından kabul edilmiyor ve bu nedenle Türkiye sahada kalmak için her şeyi yapıyor. ABD- İsrail- Sudi üçlüsü sahada Kürtlerin ne kadar önemli olduğunu biliyorlar ancak Kürtler konusunda Türkiye’yi ikna edemiyorlar. Türkiye’de iktidarda bulunan Ergenekon- AKP ittifakı (bir başka ifadeyle ‘beka ittifakı’) Kürtlerin bölgede bir güç odağı haline gelmesini kesinlikle kabul etmiyor. Bu durumu Türkiye açısından bir beka sorunu olarak görüyorlar. Bu konuda anlaşmaları zor görünüyor. Türkiye’nin kendi sınırları içinde Kürt meselesini istediği gibi çözebileceği ve istediği kadar şiddet kullanabileceği gibi bir opsiyon sunulsa da Suriye ve Irak Kürdistanı’na bulaşması istenmiyor. Ancak Türkiye bunu kabule yanaşmıyor. Bu gün ABD- İsrail- Sudi Arabistan üçlüsüyle Türkiye arasındaki neredeyse tek ciddi sorunun Kürt meselesi olduğu söylenebilir. Kendi sınırları içinde Kürt siyasi hareketine karşı sınırsız güç kullanma imkanı elde eden Türkiye Suriye ve Irak Kürtlerinin kazanımlarını da minimize etmek istiyor.
İÇ POLİTİKA GÜNDEMİ
Milli Eğitimdeki gelişmeler ve karma eğitim tartışmaları, Cumhuriyet gazetesinde yaşananlar (ve bunlara bağlı olarak Ergenekon’un çeşitli alanlarda etkinliğini artırdığı iddiası) temel başlıklar olarak öne çıkmaktadır.
Tarih sırasına göre temel gelişmeleri özetleyecek olursak:
31 Ağustos 2018
Üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı. 500 bin öğrenci tercih yapmadı, 500 bin öğrenci de tercih yaptığı halde bir üniversiteye yerleştirilemedi. En başarısız okullar ise imam hatip liseleriyle meslek liseleri oldu. 128 bin kontenjan ise boş kaldı.
1 Eylül 2018
Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değişiklikleri ile Atatürkçülük’ü yeniden öğretmenlerin gündemine aldı ve geçen milli bayramları yeniden kutlama çizelgesine aldı.
3 Eylül 2018
Ahmet Altan’ın önceki günlerde Cumhuriyet Gazetesi (Kitap Eki’nde) bir yazısının yayımlanması, Orhan Bursalı tarafından eleştirildi. Bursalı yazısında gazete yönetimini yeri geldikçe Atatürk’e, Nadir Nadi’ye ve İlhan Selçuk’a sahip çıkmakla ama iki arada bir derede işler yürütmekle suçladı. Gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar’ı da Altanlarla fikir birliği içinde olmakla itham etti.
5 Eylül 2018
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Orhan Bursalı köşe yazısında “Can Dündar meselesi” adında bir alt başlığa yer verdi. Can Dündar’ın Cumhuriyet Gazetesi-Ahmet Altan tartışmasına ilişkin yorumlarına karşılık Dündar’a yönelik aşağılayıcı ifadeler kullandı.
6 Eylül 2018
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ÖSYM Başkanlığı’na Prof. Dr. Halis Aygün atandı. Aygün, Türkeş ve Yazıcıoğlu’yla ilgili yaptığı ülkücü paylaşımlarıyla biliniyor.
7 Eylül 2018
Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu seçimleri Danıştay kararı uyarınca yenilendi: Yeni yönetim kurulu, bir kısmı Cumhuriyet yazarlarına dönük davada aleyhte tanıklık eden ve polise dilekçe veren Ulusalcı üyelerden oluştu. Vakıf YK il iş olarak Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu’yu görevden alarak yerine Aykut Küçükkaya’yı atamak oldu. Ayrıca Vakıf, Cumhuriyet Gazetesi’nin ana sayfasında “Atatürk” vurgulu bir açıklama yayımladı ve gazetenin tekrar “Atatürkçü” çizgiye döneceğini beyan etti.
8 Eylül 2018
MEB 2017-2018 istatistiklerine göre Anadolu imam hatip lisesi sayısı 253, imam hatip orta okulu sayısı ise 557 arttı. Diğer taraftan imam hatip ve meslek liseleri 4. Nakil döneminin sonunda da kontenjanları dolduramadı.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “2023’e Doğru Türk Eğitim Sistemi Bulma Konferansı”nda “bir şey yapmamız lazımın ötesinde kıyameti koparmamız lazım” şeklinde konuştu.
9 Eylül 2018
Yeni Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu ve yayın kuruluna tebrik mesajları geldi. Tebirk mesajları içerisinde dikkati çeken kurum ve kişiler: ÇYDD, ADD, Kemal Kılıçdaroğlu, Tuncay Özkan, Onur Öymen, İlker Başbuğ, Sabih Kanadoğlu, Metin Feyzioğlu, Süheyl Batum, Tansel Çölaşan.
10 Eylül 2018
Milli Eğitim Bakanlığı okulların açılması ve kapanmasına ilişkin esasların düzenlendiği yönetmelikte karma eğitimle ilgili değişiklik yaptı. “Çok programlı Anadolu lisesi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve meslek eğitiminde karma eğitim yapılır” ifadesi kaldırıldı. MEB karma eğitimin kaldırılmasına ilişkin bir çalışma olmadığını ileri sürdü. Eğitim-Sen, “farklı okul türlerinde karma eğitimin kaldırılması için zemin hazırlanıyor” açıklamasını yaptı. Bakanlık değişikli ile imam hatiplerin açılmasını da kolaylaştırdı. Açılacak imam hatipler için “geleneksel/ görsel sanatlar atölyesi, musiki/ müzik dersliği bulunması, okulun açılacağı yerleşim birimi merkez nüfusunun 5 bin veya yerleşim birimine bağlı mahalle ve köyleri ile birlikte en az 10 bin olması” şartı kaldırıldı.
11 Eylül 2018
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı açıklamada karma eğitimin sonlandırılmasına zemin hazırlanmasının söz konusu olmadığı söyledi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “karma olmayan eğitim de verilebilir, opsiyonların çoğaltılması söz konusu, isteyen birini tercih edebilir” dedi.
12 Eylül 2018
THY Cumhuriyet Gazetesi alımını durdurdu.
13 Eylül 2018
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Cumhuriyet Gazetesi’ni ziyaret etti.
Cumhuriyet Gazetesi’ndeki gelişmeler:
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu seçimleri Danıştay kararıyla 7 Eylül’de yenilendi. Cumhuriyet davalarında yönetici, gazeteci ve yazarlar hakkında aleyhte tanıklık yapan isimlerden Alev Coşkun başkan seçilirken, davaya müdahil olan Mustafa Balbay da diğer ulusalcı isimlerle birlikte yönetim kuruluna girdi. Hatırlanacağı üzere Cumhuriyet davaları genel bir anlatımla iki farklı dosya üzerinden yürütülüyordu. Dosyalardan biri 2014 tarihli vakıf yönetim kurulu seçimlerinin iptalini talep eden bir hukuk davasıyken, diğer bir dosyada çok sayıda gazeteci Fethullah Terör Örgütü’yle ilişkili faaliyet göstermekten yargılanıyordu. Birinci dosyada suç isnat edilen “yayın politikası değiştirme” kastı ikinci dosyada delil olarak sunuluyordu. Özetle, bazı eski ulusalcı yönetici ve yazarlar, 2015-2017 aralığında gazeteyi susturmak kastıyla yürütülen hukuksuz yargılamalarda devletle işbirliği yapmışlardı.
7 Eylül’de işbaşına gelen yönetim ve yayın kurulu ilk iş olarak genel yayın yönetmeni Murat Sabancı’yı görevden alarak yerine Aykut Küçükkaya’yı getirdi. Hatta Murat Sabuncu’nun veda yazısı gazetenin internet baskısından kaldırıldı. Ardından Anakara Temsilcisi Erdem Gül bir faks mesajıyla görevden alındı. Buna paralel olarak pek çoğu 2015’te Can Dündar’ın genel yayın yönetmeni olmasıyla birlikte gazeteye katılan çok sayıda yazar çeşitli veda mesajlarıyla birer birer istifa etmeye başladılar. Kısa bir sürede istifaların sayısı otuza yaklaştı ve gazete fiili olarak kabuk değiştirdi. Zaten 7 Eylül’de işbaşına gelen Yayın Kurulu da gazetenin baş sayfasında yayınladığı mesajla “Atatürkçü çizgiye geri dönüldüğünü” çok net bir şekilde ifade ediyordu.
Yaşananlar, Cumhuriyet’i takip eden kimi yorumcular tarafından bir Ergenekon operasyonu şeklinde yorumlanırken, bu yorum bazıları tarafından abartılı bulundu ve buna delil olarak Hikmet Çetinkaya ve Ali Sirmen gibi demokrat Atatürkçülerin gazetede devam eden varlığına işaret edildi. Kimileri bunun tümüyle bir Saray operasyonu olduğunu da iddia etti. Bizce, ayrıntıları kamuoyunda defalarca yazılıp çizilmiş olan ve Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliğinden bugüne kadar devam eden trajik hadiselere bakıldığında Vakıf Yönetimi’nin el değiştirmesinin devlet bağlantılı bir operasyon olduğu görülmektedir. Bunun bir Ergenekon operasyonu olduğunu iddia etmek abartılı bir yorum değildir. Saray’ın ve AKP’nin bizatihi ne kadar aktif olduğu bir spekülasyon konusu olmakla birlikte, kuruluş ideolojisi ve yarım yüzyıllık jeopolitik ittifaklarındaki parçalanmayla yaşadığı “beka” sorununu otoriter bir dönüşümle aşmaya çalışan Türkiye devletinde laik toplumu da bu proje altında manipüle edecek bir güç olarak Ergenekon’un çeşitli alanlarda etkinliğini artırdığı iddia edilebilir. Bu artan etkinliğin Milli Eğitim, Yüksek Askeri Şura ve Hakimler Savcılar Kurulu’yla ilgili kritik kararlarda titizlikle izinin sürülmesi önem taşımaktadır.
Öyle ki, Cumhuriyet gazetesinin adeta, 1991 dönemecinde, Türkiye devleti bir taraftan Kürt sorununda çok sert bir askeri ve gayrı nizami mücadeleye hazırlanırken yaşadığı kırılmanın bir benzerine sahne olduğu dahi söylenebilir.
Diğer taraftan, yukarıdaki genel siyasi yorumun ötesinde, Cumhuriyet vakası özelinde aydın ve okur sorumluluğuna dair sorulması gereken önemli sorular unutulmamalıdır. Bizim özellikle dikkatimizi çeken soruları şu şekilde özetleyebiliriz.
- 2014’te kurulan Vakıf yönetimi ve ardından 2015’te Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliği altında oluşan gazete, kazanılan mevzinin korunması hususunda nasıl bir çalışma yürütmüşlerdir? Örneğin Ruşen Çakır tarafından ifade edilen bir husus dikkat çekicidir: Gazete yazarlarına çok fazla yatırım yapmakla birlikte aynı yatırımı gazetenin esas faaliyeti olması gereken, muhabirlik, teknik ve diğer entelektüel işçilik birimlerine yapmamıştır. İçerde alternatif, katılımcı bir gazetecilik anlayışı esas alınmış mıdır, yoksa çokça seslendirildiği gibi gazete “patron değil vakıf tarafından yönetiliyor” olmasına karşın, şirket tipi, otoriter bir çalışma anlayışı mı esas alınmıştır? Bu soruların üzerinde tartıştığımız operasyon gündemi açısından önemi şudur: Gazeteyi dış sarsıntıya karşı dirençli kılacak bir sahiplenme ve dayanışma var mıydı, bu dayanışma gazeteyi operasyonlar karşısında koruyabilir miydi?
- Gözde köşe yazarlarının istifa süreci çok dikkat çekicidir. Sabuncu ve Gül’ün görevden alınmaları yeni yönetim tarafından sert mesajlar veren ağır müdahaleler olsa da, köşe yazarları ve habercilerin birer birer, adeta birbirlerinden habersiz veya yuvarlanan bir tekerleğe tutunur şekilde istifalarını sunmaları, bu kişilerin dayanışma içinde davranmadıklarını düşündürmektedir. Sol liberal aydınlarda çok yaygın olan, kurucu olmaktan ziyade misafir olma eğiliminin bir yansımasıdır bu. Ayrılan kişilerin bir B planlarının olmadığı Ruşen Çakır tarafından ifade ediliyor. Parlak ve güzel veda yazılarıyla Cumhuriyet’ten ayrılan yazarlar muhtemelen bir süre başka bir mecrada misafir edilmeyi bekleyecekler. Oysa bu kişiler arasında bir aydın dayanışması gösterilse, sonuç “toplu istifa” dahi olsa kamuoyunda farklı yansımaları olabilirdi.
- Elbette atlanmaması gereken bir konu ise Cumhuriyet’i okuması ve sahiplenmesi gereken kesimlerin, adeta bir trajedinin yaşandığı son üç yıl içerisinden gerçekten nerede olduğudur. Gazete’nin, Türkiye’nin yaşadığı otoriter dönüşüme karşı seküler demokratik bir cephe kurma iddiasına sahip olduğu dönemde, bu iddianın seküler toplum tarafından paylaşıldığı söylenemez. Cumhuriyet davalarında dayanışma gösteren kesim son derece dardı ve okur gruplarını içermiyordu. Maddi sıkıntılar yaşadığı söylenen gazetenin tirajı 30 binleri bir türlü aşamadı. Okur tarafından sahiplenilmeyen ve üstelik devlet tarafından tehdit edilen bir çizgi varlığını ne kadar koruyabilirdi? Aslında bugün Cumhuriyet’e hakim olan ulusalcı kesimi haklı çıkaran bir zaafiyetin ortada olduğu görülüyor: Gazete gözde yazarlarını da içeren otuza yakın (ve son verilerle belki bunun da üstünde) istifaya karşın tiraj kaybetmeyecektir. Öyle veya böyle adına CUMOK (Cumhuriyet Okurları) denen ve kendisini gazetenin klasik “Atatürkçü” çizgisiyle özdeşleştiren bir grup, bu sayıda gazete almayı zaten sürdürecektir.
Cumhuriyet Gazetesi vakası, bir yüksek siyaset operasyonu olmasının ötesinde, aydın ve okur sorumluluğu ve kurucu muhalefet tartışmaları açısından da önem taşımaktadır. Tüm yaşananlar özetle, Türkiye’nin otoriter dönüşümüne karşı direnen seküler çoğulcu ve demokrat çizginin, “devlet bekası” adına otoriter dönüşümle uzlaşma teamülü taşıyan, gerektiğince laik fakat otoriter diğer bir çizgi karşısında mağlubiyetini göstermektedir. Seküler toplum çoğulcu demokrasi arzusu etrafında örgütlenip çoğalamadığı sürece otoriter dönüşüm, içinde barındırdığı İslamcı-laik gerilimi eşliğinde güçlenmeye devam edecektir.
***
Eğitim alanındaki gelişmeler
Ergenekon- AKP ittifakının (Beka İttifakı) en kritik fay hattı elbette laiklik meselesi. Bunun da en kritik alanlarından biri şüphesiz eğitim alanı. Eğitim alanında tüm projeleri çöken, basit yerleştirmeleri dahi yapacak kadrolar bulamayan ve en son da imam hatip projesi elinde patlayan AKP ittifakın gerekliliği bağlamında eğitimde bir orta yol bulmaya çalışıyor. Yeni milli eğitim bakanı Ziya Selçuk böyle bir orta yol arayışı olduğu gibi iş bilir bir eğitimci grubu göreve getirme operasyonu olarak da görülebilir.
Son günlerde yaşanan karma eğitime son mu veriliyor tartışması aslında yanlış okunuyor. İmam hatip projesi neredeyse tamamen çöken AKP ister istemez imam hatiplerin binalarının Anadolu Liselerine dönüşmesini kabul etmiş görünüyor. Ancak son değişiklikle özellikle tarikatlerin güçlü olduğu bölgelerdeki okullarda, eğer müdürler isterse kız ve erkek sınıfları açabilecekler. Yani Fatih’te Anadolu Lisesi olmuş eski bir imam hatipte müdür isterse kız ve erkek sınıfları oluşturabilecek. İmam hatip projesi biraz da bu şekilde dönüştürülmeye çalışılıyor. AKP’ye oy veren insanlar da çocuklarının mühendis, doktor, avukat olmasını istiyor. Çocuklarını imam hatip liselerine göndermek istemiyorlar. İmam hatip projesi dönüştürülmeye çalışılıyor.
“Karma Eğitim” konusu için ayrıca bkz.: Esra Aşan, Karma Eğitim Meselesi; https://www.art-izan.org/guncel/karma-egitim-meselesi
DİĞER GÜNDEMLER
29 Ağustos 2018
Kemal Kılıçdaroğlu “İnce’yi genel başkan olsun diye cumhurbaşkanı adayı gösterdim. Aklımdaki oydu. Ancak sonraki yapılanlar güven vermiyor” dedi.
Türkiye ve AB mevzuatları arasında uyum sağlamak için kurulan Reform Eylem Grubu üç yıl aradan sonra toplandı. Dışişleri, İçişleri, Adalet ve Hazine bakanlarının yer aldığı toplantıya yıllardır telaffuz etmekten bile çekinilen “demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet, insan hakları” gibi kavramlar damgasını vurdu.
AKP sözcüsü Ömer Çelik, Cumartesi Anneleri eylemine İstiklal Caddesi’nde izin verilmeyeceğini söyledi. Çelik, Cumartesi Anneleri’nin 2010’dan itibaren annelerin adalet ve vicdan arayışında olduğu bir platform olmaktan çıkarak yavaş yavaş terör örgütlerinin bir platformu haline dönüştüğünü iddia etti.
30 Ağustos 2018
Anıtkabir’de 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine devlet erkanı ve askerlerin yanı sıra önceden seçilerek alana taşınan siviller de katıldı. Sivillerin “Var ol Reis”, “Reis çok yaşa” sloganları attıkları, mozoleyi ziyaret etmeden alandan ayrıldıkları ve kendilerini bekleyen otobüslere yöneldikleri görüldü.
Meral Akşener Saray’daki 30 Ağustos kutlamalarına katıldı.
CHP iç tartışmaların ardından yerel seçimlere yönelik hazırlıklara başladı. Mutlaka alınması gereken 6 il belirledi: İstanbul, Ankara, Adana Mersin, Antalya, Balıkesir.
31 Ağustos 2018
İHD’de açıklama yapan Cumartesi Anneleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep etti. Oğlunu kaybeden Emine Ocak, Erdoğan’a “Senin de oğlun, torunun var; onlara ufak bir şey olduğunda, hastalandığında sizin canınız acımıyor mu? Bizim de sizin ki gibi acıyor” diye seslendi.
Batman ve Hakkari’deki çatışmalarda üç uzman onbaşı hayatını kaybetti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “24 Haziran’da elde edilmiş kazanımların önümüzdeki yılın 31 Mart’ında heba olmasını istemiyor, beklemiyor, arzu etmiyoruz … PKK’nin yöneteceği belediye olmamalı; CHP, HDP ve yedekleriyle kurulan karanlık ittifakların hesabı cumhur iradesiyle bozulmalıdır” dedi.
1 Eylül 2018
Cumartesi Anneleri’nin 23 yıllık eylemine izin verilmedi. Engellenmelerine rağmen Büyükparmakkapı sokakta polis barikatı önünde açıklama yapan kayıp yakınları, Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu.
Dünya Barış Günü’nde 10 Ekim gar katliamında hayatını kaybedenleri anmak isteyenlerin 10 Ekim Anıtı’nda açıklama yapmasına izin verilmedi.
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle İstanbul Kadıköy’de bulunan Özgürlük Parkı’nda DİSK Korosu, Çocuk Bandosu, Bandista Adalılar’ın katılacağı “Barış Konseri” Kadıköy Kaymakamlığı’nın talimatıyla yasaklandı.
HDP, HDK, EMEP, DİSK, KESK, İHD’nin aralarında yer aldığı çok sayıda siyasi parti ve kitle örgütünün 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Bakırköy Özgürlük Meydanı’ndan düzenlediği mitingde “demokrasiden, özgürlükten ve barıştan vazgeçmeyeceğiz” denildi.
KESK İstanbul Şubeler Platformu’nun OHAL kararnameleri ile işten atılan KESK’lilerin ve İnsan Hakları Derneği’nin Taksim Tünel’de gerçekleştirmek istediği “Barış Zinciri” eylemine polis tarafından izin verilmedi.
Diyarbakır ve Batman Valilikleri, kayıp yakınlarının her hafta düzenledikleri “kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerini ikinci bir emre kadar yasakladı.
Diyarbakır’da 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Barış, Hemen Şimdi” sloganıyla düzenlenen mitinge binlerce kişi katıldı.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, Güneydoğu ve Doğu’da kayyum olarak görev yapan pek çok belediye başkanı batı illerine atandı.
MHP yerel seçimlerde Cumhur ittifakının sürmesi halinde ortak aday ya da “düşük profilli aday seçeneklerini gündeme getirdi.
2 Eylül 2018
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fazıl Say’ın annesinin vefatı nedeniyle kendisini telefonla arayıp başsağlığı diledi.
Çocuklarını iş cinayetlerinde kaybetmiş ailelerin Galatasaray Meydanı’ndaki 75. Vicdan ve Adalet Nöbeti yasaklandı.
3 Eylül 2018
Yeni adli yıl açılışı Beştepe’de yapıldı. Hakim ve Savcılar otobüslerle Beştepe’ye taşındı. Katılım zorunlu tutuldu. Yargıtay başkanı konuşmasında dini referanslar verdi.
CHP yerel seçimlerde ittifak yapmayacağını açıkladı.
Bahçeli’nin gündeme getirdiği ve neredeyse kesin gözüyle bakılan yerel seçim ittifakı, Süleyman Soylu’nun belediye başkan adaylığını güçlendirdi. Soylu’nun Ankara’dan aday gösterileceği tahmin ediliyor.
5 Eylül 2018
Bahçeli’nin AKP’Ye yerel seçimlerde ittifak çağrısına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeşil ışık yaktı. MHP’nin metropolleri AKP’ye bırakacağı konuşuluyor.
Gebze’deki Flormar kozmetik firmasında sendikalaştıkları gerekçesiyle işten çıkarılan ve iki ayı aşkın bir süredir eylemlerini sürdüren işçilerin çocuklarının okul malzemelerinin karşılanması için kampanya başlatıldı.
6 Eylül 2018
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) 24 Haziran seçimlerine ilişkin gözlem raporunu yayımladı: Seçim kanununun Cumhurbaşkanı için uygulanmaması, AKP’nin devlet olanaklarını kötüye kullanması, seçim kanunundaki değişiklikler, medya ve sayım sürecinde yaşanan olumsuzluklar eleştirildi.
7 Eylül 2018
2013 Nevruz’unda yaptığı konuşmalar nedeniyle eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e de 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
8 Eylül 2018
Cumartesi annelerinin eylemine yine izin verilmedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım, önümüzdeki yerel seçimlerde 30 ilde cumhur ittifakı yapılacağının sinyalini verdi.
Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder için verilen hapis cezaları Kürt illerinde HDP’lilerin oturma eylemleriyle protesto edildi.
10 Eylül 2018
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MHP ile ittifaka bağlı olduklarını, af konusunun gündemlerinde olmadığını belirtti.
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine dosyayı yeniden ele alan Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi, KCK Van davasında aralarında eski Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’nın da olduğu sanıklara ceza yağdırdı. Kaya 8 yıl 9 ay, diğer sanıklar ise 7 yıl 6 ay ile 8 yıl 9 ay arasında hapis cezası aldı.
11 Eylül 2018
HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır 13. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya katılmayacağı yönünde mazeret dilekçesi sunmasına karşı zorla Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) odasına götürüldü.
12 Eylül 2018
CHP ve İYİP arasında yerel seçimlerde tabanda ittifak arayışı sürerken İYİP’nin olası ittifak kriterinin “HDP’ye veto” olduğu bildiriliyor.
CHP’li Gamze Taşçıer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 500 milyon dolarlık uçak alındığını iddia etti. Uçağın Katar tarafından hediye edildiği de iddia ediliyor.
13 Eylül 2018
Havalimanı’nda çalışan işçiler kötü çalışma koşulları nedeniyle eylem başlattı. Jandarma tarafından düzenlenen operasyonda yüzlerce işçi ve yönetici gözaltına alındı
ÖNERİLEN YAZILAR
Varlık Fonu Hakkında:
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/584524/Varlik_Fonu__Turkiye_nin_gelecek_rehnidir.html
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/831672/Varlik_Fonu_o_kurumlara__cokmemis__.html
http://gazetemanifesto.com/2018/erdogan-varlik-fonuna-al-koydu-204562/
Ekonomik Kriz hakkında:
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/09/15/ugur-gurses-daha-krizin-basindayiz/
ABD’de darbe tehtidi için bkz.
C. Karan: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1075814/ABD_de_darbe_tehdidi.html
İdlib Hakkında yaızlar için bkz.
Kadri Gürsel: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1075808/idlib_de_yuzlesmek.html
Fehim Taştekin: https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/09/11/turk-ordusu-kime-neden-kalkan/
Aydın Selcen: https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/09/09/idlipin-galat-i-meshuru/
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/09/12/tahran-vodvili-ve-sonrasi/
Celal Başlangıç: https://www.artigercek.com/yazarlar/celal-baslangic/hazin-bir-macera-kurt-fobisinden-idlib-batakligina
Robert Fisk: https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/09/12/fisk-idlipte-savas-yok-koyun-var/
Cumhuriyet Gazetesi Hakkında Yazılar için bkz.
Ragıp Duran: https://www.artigercek.com/yazarlar/ragipduran/ah-cumhuriyet-vah-cumhuriyet
Yalçın Doğan: https://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/akpnin-icten-fethi-cumhuriyet,20397
https://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/cumhuriyet-hezeyani-birak-belgeye-bak,20412
Orhan Bursalı: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1077592/Cumhuriyet_i_hosgoru_yuceltecektir.html
Ali Sirmen: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1079120/_Saray_Darbesi__.html
Hande Yüzak: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1081128/Yargisiz_infazlar….html
Seçim süreci ve ittifakıyla ilgili yazılar için bkz.
Kemal Can: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1075713/Odenmemis_fatura_yigini.html
[i] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1073698/ihracatcilarin__paranin_yuzde_80_i_Turkiye_ye__isyani__Cift_tarafli_zarar_ederiz.html
https://sosyalturkiye.com/ekonomi/son-dakika-ihracatcilardan-bir-tepki-daha-mantik-disi-79020.html
[ii] https://www.bloomberght.com/haberler/haber/2152918-bakan-albayrak-tim-heyetiyle-gorustu
[iii] https://t24.com.tr/haber/dovizle-sozlesme-yasagina-hazine-ve-maliye-bakanligindan-duzeltme,702743
[iv] https://www.bloomberght.com/haberler/haber/2154913-uzmanlar-merkez-bankasi-nin-faiz-kararini-nasil-degerlendirdi
[v] https://www.timeturk.com/tesk-20-olagan-genel-kurulu/haber-959090
[vi] https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/erdogan-olmazsa-olmaz-degilse-yeni-yatirim-yok-2626175/