Bu gündem değerlendirmesi hazırlanırken linkteki haber akışından faydalanılmıştır.

İÇ POLİTİKA

Orman Yangınları

Bu yıl yine, artan sıcaklar ve kuraklık sebebiyle yangın riskinin arttığı yaz döneminde, önemli kısmı önlenebilir sebeplerden dolayı oluşan orman yangınları, pek çok ormanlık alanı yok etti. Geçtiğimiz dönemin en önemli yangını İzmir’de çıkan ve şehri tehdit eden yangın oldu. Yangın dolayısıyla binlerce insan tahliye edildi. Yangınlarla mücadelede genel kanı devletin yangına müdahalede elinde yeterli donanımın olmadığı yönünde. Ancak asıl meselenin yangın çıktıktan sonra ne yapılacağından çok, yangının çıkmasını nasıl önleneceğine odaklanmamakta olduğu  görünüyor. Yangın riskinin olduğu alanlarda, önleyici tedbirlerin alınması önemli. Diğer bir genel kanı da yangınların rant amaçlı çıkarıldığı ve yanan bölgelerin tekrar ormanlaştırmak yerine imara açıldığı yönünde. Türkiye’nin demagoji yerine sürdürülebilirliğe odaklanması gerekiyor. Ama tüm dünya gibi Türkiye de kaynaklarını savaşa ve silahlanmaya harcıyor.  

Şiddetin Sıradanlaşması

Şiddet hayatın içinde sıradanlaşmaya başladı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2024 yılının ilk 7 ayında 225 kadın cinayeti gerçekleşti, ilk 6 ayında ise 16 kadın tedbir kararına rağmen öldürüldü. Diyarbakır’da, “kıyafeti açık kadınların geldiği ve müzik dinletisi yapıldığı” gerekçesiyle bir kafeye saldıran 2 kişi, adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Cezasızlık ve silahlara kolay ulaşım şiddetin yayılmasının temel sebeplerinden gibi görünüyor. Zira, iki saldırgan 11 Temmuz günü yine aynı gerekçelerle aynı kafeye el yapımı patlayıcı ve silahlı saldırı düzenlemişlerdi.

Öte yandan daha önce de benzerlerini yaşadığımız başka bir olay bu defa Diyarbakır’da yaşanıyor. 21 Ağustos’tan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin Güran’ın yaşadığı köyün çevresi ve yakınlarındaki 20 km’lik kanal da dahil aranıyor. Su seviyesi düşürülen kanaldaki arama çalışmalarına dalgıçlar da katılıyor. Haber taramasına konu olan dönemde Narin’den henüz haber alınamamıştı.

Kürtler Üzerinde Artan Baskılar

Geçtiğimiz dönem değerlendirmelerimizde bahsettiğimiz, düğünlerde Kürtçe şarkılarla halay çektikleri gerekçesiyle gözaltına alınanlara ilişkin ilk iddianame tamamlandı. 5 kişinin yargılanacağı davanın duruşması 15 Ekim’de görülecek. Benzer uygulamalar ise sürüyor. İnsanlar Kürtçe müzik dinledikleri, halay çektikleri ya da Amedspor forması giydikleri gerekçesiyle darp edilerek tutuklanıyorlar. DEM Parti yöneticilerine yönelik ev baskınları ve gözaltılar da sürüyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) üzerinden yaptığı açıklamalarla, anayasa ve anayasal hakları umursamadığını bir kez daha ortaya koydu. Bahçeli DEM Partiye yapılan hazine yardımının kesilmesi çağrısı yaptı.  MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, DEM Partiyi yalnızlaştırmaya çalışırken muhalefete hakaret ve tehdit yağdırmayı sürdürüyor.

DEM Parti, hazine yardımlarının kesilmesini ve milletvekillerinin yargılanmasını isteyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye sert bir açıklama ile cevap verdi. Açıklamada MHP ve Bahçeli’nin “Türkiye’deki en temel demokrasi, hukuk, insan hakları sorunu haline geldiği” vurgulandı.  

Öte yandan Amedspor üzerinden yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Türkiye Futbol Federasyonu’nun yeni başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun, Amedspor’un İstanbulspor’la karşılaşacağı maçı izlemek için gittiği Diyarbakır’da Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları, Diyarbakır Valisi, Amedspor Kulüp Başkanı, Diyarbakır Emniyet Müdürü ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri bir araya getirilerek normalleşme havası yaratılmaya çalışılıyor.

Hak İhlalleri

2015’ten itibaren neredeyse gündelik hayatın parçası olan Anayasa tanımamazlık pek çok konuda kendini gösteriyor. Can Atalay vakası da bu çerçevede değerlendirilebilir. Muhalefet partilerinin çağrısıyla AYM’nin Gezi Davası tutuklusu Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi konusunda verdiği ‘yok hükmünde’ kararını değerlendirmek için olağanüstü toplanan TBMM’de olağanüstü oturum Numan Kurtulmuş’un talebi doğrultusunda Bekir Bozdağ tarafından yönetildi. MHP’nin daha önce katılmayacağını belirttiği oturumda TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın konuşması sırasında AKP’li vekillerce yapılan saldırıda DEM Partili Gülistan Koçyiğit’in kaşı açıldı, CHP’li Okan Konuralp de yaralandı. Sonrasında Numan Kurtulmuş tarafından yeniden açılan oturumda genel görüşme yapılıp yapılmayacağına ilişkin oylamaya geçildi. Genel görüşme açılması talebi oy çokluğuyla reddedildi. Karar mecliste okunmadı, konu gündemden düştü denilebilir. 

1994’ten bu yana cezaevinde olan şair İlhan Sami Çomak’ı karşılamak için hazırlık yapan ailesi, tahliyesine saatler kala Çomak’ın 96 gün daha cezaevinde kalacağını öğrendi.

Müzisyen Suavi’nin İstanbul Beykoz’da sahne aldığı etkinlik sırasında yaşanan saldırı girişiminin ardından, Seydişehir Belediyesi tarafından düzenlenen konseri de iptal edildi. Konseri iptal eden CHP’li Seydişehir Belediye Başkanı iptal gerekçesini toplumsal hassasiyet olarak açıklarken, CHP Genel Başkanı Özel Suavi’ye destek ziyaretinde bulundu.

Sinema sanatçısı Melisa Sözen, 2017 yılında yayınlanan Fransız yapımı bir dizide canlandırdığı YPJ’li karakter dolayısıyla hedef gösterildi ve sosyal medyada linç edilmeye çalışıldı.  

EKONOMİ

Tarımda Kriz

Yurdun dört bir yanında baş gösteren çiftçi eylemleri geçtiğimiz dönemin ana gündemlerinden biriydi. Eylemlerdeki taleplerin ortak noktaları, üreticilerin maliyetleri karşılayamaması, taban fiyatların ya beklenenden çok düşük olması ya da alım garantisinin olmaması ve bu şartlar altında iki yıl ekim yapmayan üreticinin arazilerinin kiralanması olarak özetlenebilir. Devletin üretimde kotaları uygulamaması, belli ürünlere ihracat yasağı koyarken belli ürünlerde ithalatı serbest bırakması, taban fiyat uygulamasındaki ekonomik gerçeklikten bağımsız uygulamalar sonucunda üreticilerin ellerindeki ürünün tüccarların eline bırakılması, çiftçileri bir anlamda tarım arazilerini terk etmeye zorluyor. İktidarın ekilmeyen tarım arazilerinin kullanımı için bulduğu çözüm ise iki yıl kullanılmayan tarım arazilerinin kiraya verilmesi yönündeki yönetmelik oldu. Çiftçi-Sen’in yeni yönetmeliğin uygulanmasına karşı yaptığı açıklamada “İktidar ve Bakanlık tarım topraklarının boş kalmasını istemiyorsa, küçük çiftçi ve köylülerin topraklarında kalmasını sağlayacak Tarım Reformu yapmalıdır. Girdilerin sağlanmasında, pazara erişimde, çiftçilerin şirketlere bağımlılığı ortadan kaldırılmalıdır. Çiftçileri endüstriyel girdilerden kurtaracak olan agroekolojik üretim teşvik edilmelidir” dendi. 

Çiftçilerin kâr marjının aşırı derecede küçüldüğü, hatta zararına üretim yaptığı bir ortamda kuraklık gibi çevresel faktörlerin de işin içine girdiği düşünüldüğünde önümüzdeki yılın üretiminin ve dolayısıyla hem gıda krizinin hem de buna bağlı fiyat artışlarının beklenmesi yanlış olmaz.  

Ekonomide Genel Görünüm

Ekonomideki genel tablo gittikçe kötüye gidiyor. TÜİK’in Nisan-Haziran 2024 dönemine ilişkin işgücü verilerine göre işsiz sayısı önceki çeyreğe göre küçük bir artış gösterirken asıl önemli artış iş aramaktan umudunu kesenleri de kapsayan atıl işgücü oranlarında yaşandı. Atıl işgücü bir önceki çeyreğe göre 2,2 puanlık artışla %27,3’e ulaştı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) verilerine göre “2024’ün Ocak-Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre kapanan şirket sayısı %28,3 arttı“. Öte yandan karşılıksız çek sayısı da aynı dönemde geçen yıla oranla %80 artarken, toplam çek tutarındaki artış %247 oldu. Konkordato verilerine bakıldığında da ödeme güçlüğü yaşayan şirketlerin bu yol başvurmasıyla 2023 yılının toplamında 519 olan geçici mühlet kararı, 2024 yılının ilk 7 ayında 788 oldu

Şirketler kapanır, işsizlik artarken gelir dağılımındaki eşitsizlik de artmaya devam ediyor. Dünyanın en çok takip edilen yayınlarından olan The Economist’in son sayısında Türkiye’deki gelir eşitsizliğine dair yayınlanan bir analizde, en zengin %1’lik kesimin servetin %40’ını aldığı, yüksek enflasyonun gelir dağılımındaki makası daha da açtığı belirtildi.  

Diğer yandan devletin gelir arayışı da sürüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kira gelirlerine ilişkin yaptığı değerlendirmede halen beyanname vermeyen yaklaşık 700 bin mükellef tespit edildiğini ve denetimlerin devam edeceğini vurguladı. Kamu harcamalarında yapılacak tasarruflardan bahis dahi edilmezken, vergi gelirlerinde artış beklentisi ile uygulamaya konulan enflasyon muhasebesi konusundaki karışıklık da sürüyor. Beyanname verme süresi 3. kez uzatılarak 13 Eylül’e ertelendi uzatıldı.2023 cirosu 50 milyonun altında olanların beyanname verme zorunluluğu kaldırıldı, yıl sonunda verip vermeyecekleri hala belli değil. Halihazırdaki hesaplama yöntemi nedeniyle vermemesi gerekenden vergi alınırken, vermesi gerekenden de alınmaması gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin 3 yıl hiç faaliyet yürütmemiş şirketlere vergi çıkabiliyor. Yine normalde epey vergi verebilecek büyük şirketler enflasyon muhasebesi sonrası zarara düşüp vergi ödemeyebiliyor. Bu durum, zaten açık veren  devlet bütçesinde ciddi ilave açıklar doğmasına yol açabilir. Konuyu takip etmek gerekiyor. 

Son olarak Bakan Mehmet Şimşek’in istifa haberleri etrafında koparılan fırtına ve borsadaki manipülasyonları da yakından takip etmek gerektiğini belirtelim. Zira Şimşek’in istifa edeceği iddialarının piyasalarda bir sarsıntı yaratmasının yanında devletin tüm kademelerince ciddiye alınarak yalanlanması da ilginçti.  

DIŞ POLİTİKA 

Filistin Soykırımı

İsrail saldırıları durmuyor. Güvenli bölge, okul, hastane demeden yapılan saldırılar sonucunda 7 Ekim’den bu yana ölenlerin sayısı 40 bin 476’ya yükseldi. Önceki dönem değerlendirmelerimizde de sıkça vurguladığımız gibi İsrail yaptığı soykırımı bölgesel bir savaşa çevirme konusunda geri adım atmıyor. Lübnan, Suriye ve İran’dan sonra tekrar Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik saldırılarla Hizbullah ve İran savaşa çekilmeye çalışılıyor. Geçtiğimiz dönemde Lübnan’a yapılan muhtelif saldırılarda 7 Ekim’den bu yana yaşanan ölümlerin sayısı 564’e ulaştı. Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmalar Ağustos’un son haftasında gittikçe şiddetlendi. İsrail 100 savaş uçağıyla Lübnan’a saldırırken, Hizbullah da 320 füze ile karşılık verdi. Yapılan analizlerde Hizbullah saldırısı sonrasında İsrail tarafından yapılan açıklamalardaki çelişkilere vurgu yapılarak, 100 uçakla yapılan önleyici saldırıya rağmen İsrail’in ummadığı bir karşılık aldığı belirtiliyor.  

Misillemelerin ateşkes müzakereleri üzerinde ise neredeyse hiç etkisi yokmuş gibi görünüyor. Aldatıcı taktik ve açıklamalarla bir ileri bir geri adım atılan müzakerelerde herhangi bir yol alınamadı. Daha önce de belirttiğimiz gibi İsrail’in arkasındaki Batı desteği ortadan kalkmadan müzakerelerden bir sonuç beklemek hayal olur. Oysa İsrail’in açıklamalarına göre 7 Ekim’den bu yana sadece ABD’den gelen silah ve teçhizatın 50 bin tondan fazla olduğu belirtiliyor. Kamala Harris’in resmi başkan adayı olarak açıklanacağı Demokrat Parti kongresinde ve sonrasındaki bağış organizasyonlarında da Filistinli Amerikalıların ve Filistin davasını savunanların söz almaları engellendiği gibi, açıklamalarını da organizasyonların dışında yapmak zorunda bırakıldılar.  

Öte yandan eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yaygın olarak kullanılan sosyal medya sitesi Telegram’ın kurucusu ve CEO’su Pavel Durov, Paris’te gözaltına alındı. Fransa’dan yapılan resmi açıklamada Durov’a yöneltilen suçlamalar arasında “çocuk pornografisi satışı ve uyuşturucu kaçakçılığında suça iştirak, yolsuzluk, organize suç işlemlerine teşvik, soruşturma makamlarının yasalar uyarınca yaptığı bilgi ya da belge taleplerini reddetmek” de bulunuyor. Ancak gözaltının perde arkasında İsrail Savunma ve Adalet Bakanlıklarından sızdırılan 1 milyon 200 binin üzerinde gizli belgenin DDoSecrets isimli Telegram kanalında yayınlanması ve İsrail’in taleplerine rağmen Telegram’ın söz konusu kanala sansür uygulamayı reddetmesi olduğu yorumları yapılıyor. Durov’un gözaltına alınması, Rusya ile Fransa arasındaki ilişkiye de yansıdı. Rusya Fransa’ya nota verdi

Rusya-Ukrayna Savaşı

Geçtiğimiz dönem tartışmaları Ukrayna’nın Rusya topraklarında bulunan Kursk bölgesine yaptığı saldırı çerçevesinden yoğunlaşmıştı. Bu arada, Kursk bölgesinde Ukrayna işgalinde olan alanın Rusya’nın işgal ettiği Ukrayna toprağıyla kıyaslanamayacak kadar küçük bir bölge olduğunu belirtelim.  Bu dönemde Ukrayna Kursk bölgesine yaptığı saldırıları artırırken Rusya Ukrayna’nın ABD yapımı silahlarla Kursk’ta bir köprüyü vurduğunu, mevcut durumda barış görüşmesi yapmaya hazır olmadıklarını belirtti. Bu arada Batı’dan gelen destekler de azalmaya başladı. ABD’de seçimler sebebiyle Ukrayna gündemden düşerken, Almanya Ukrayna’ya yeni yardımlarda kısıntıya gitme kararı aldı. Hollanda’da da ise, yeni gelen Ukraynalı sığınmacılardan “başka ülke bulmaları” istendi. Ukrayna’nın Kursk’taki saldırılarına karşı Rusya’nın misillemesi gecikerek de olsa çok sert oldu. 26 Ağustos’ta Rusya Ukrayna’nın çeşitli bölgelerine 100’ü aşkın füze ve 100’e yakın İHA fırlattı. Zelensky saldırıyı ülkesine yönelik en yoğun saldırılardan biri olarak nitelendirdi. Zelensky Batı’dan Ukrayna’nın uzun menzilli silah kullanmasına yönelik kısıtlamayı kaldırmasını da istedi. Saldırılar sonucunda Ukrayna’da sivil altyapı ciddi zarar görmüş durumda. Savaş uzadıkça nükleer risk de artıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi’nin, Ukrayna’nın ilerleyişini sürdürdüğü Rusya’nın Kursk bölgesindeki nükleer santralini ziyareti sonrasında yaptığı açıklama durumun ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu arada Zelensky, Haziran 2024’te İsviçre’de yapılan Ukrayna Barış Konferansı’nın ikincisi için aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerle müzakerelerin sürdüğünü söyledi. Ancak Rusya’nın katılmadığı bir konferansın ne tür bir işlevi olacağı da tartışılır. 

Irak ile mutabakat

15 Ağustos’ta Türkiye ile Irak arasında imzalanan mutabakat konusunda pek çok spekülasyon yapıldı. Taraflar mutabakatın kendileri açısından başarı olduğuna vurgu yaptılar. Anlaşmanın en önemli maddelerinden biri uzun süredir Türkiye’nin denetiminde olan Başika üssünün Irak merkez güçlerinin kontrolüne geçmesi denebilir. Ancak Türkiye’nin askeri varlığı hala devam edecek. Bunun yanında Erdoğan’ın Suriye’den İran’a kadar olan sınırdaki 30 km’lik güvenli bölge planı şimdilik rafa kalkmış gibi görünüyor. ABD’nin YPG’ye lojistik sağlayan birliklerinin Kerkük’te olması, Türkiye’nin bunu engellemeye çalışması, Irak merkezi hükümetinin de ABD ordusunun topraklarındaki varlığına karşı tavrı, İran’ın bölgedeki varlığı çözümün parametreleri olarak duruyor. Sonuç olarak “Ankara yeni sayfayla bir şeyler aldı ama hedeflerinin hâlâ çok gerisinde. Şu aşamada ne büyük bir hezimetten söz edilebilir ne de büyük bir zaferden. Siyasi dengeler alabora olabilir ve anlaşmalar kâğıt üzerinde kalabilir“.

Bu arada Türkiye’nin sınır ötesi saldırıları da devam ediyor. Qamişlo, Duhok ve Süleymaniye’ye yapılan saldırılarda 2 kadın gazeteci öldürüldü. Öldürülen gazeteciler için Türkiye’nin muhtelif bölgelerinden küçük çaplı protestolar yapılmakla birlikte konunun dünya kamuoyunda gündemde tutulamadığı yönünde eleştiriler de var. 

Öte yandan Suriye ile de barış görüşmelerinde somut adımlar atılmış değil. Zira Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Meclis’e hitaben yaptığı konuşmasında, Türkiye basınında çıkan haberlerin tersine, Türkiye ile ilişkileri onarmaya yönelik çabalarda şu ana kadar “elle tutulur somut bir ilerleme kaydedilmediğini” söyledi.

Dünyadan kısa kısa 

Demokrat Parti’nin başkan adayı Kamala Harris, 21 Temmuz’dan bu yana seçim kampanyası kapsamında 540 milyon dolar bağış toplayarak ciddi bir destek sağlarken, başkanlık seçimlerinde bağımsız aday olan Robert F. Kennedy Jr., adaylıktan çekilerek Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump’a destek verme kararı aldı

Rusya Çin’in petrolden sonra doğalgazda da en büyük enerji tedarikçisi olmak üzere. Bu, Rusya’ya yapılan yaptırımların etkisini azaltacak bir anlaşma

Fransa’da hükümet kurma krizi tırmanıyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, erken genel seçimlerde en fazla sandalyeyi kazanan sol ittifakın başbakan adayı Lucie Castets’i atamayı reddetti. Macron, seçim sonuçlarını yok saymakla suçlanıyor.